Son yüzyılda artan şiddet ve suç oranlarının; aile ve okulların eğitim konusundaki önemini artırır derecededir.Okulda ve ailede verilen rehberlik hizmetlerinin kriz odaklı olmaktan çıkarılması ve gelişimsel rehberlik ile sürekli eğitimin önemi büyüktür.Çocuğun suç ortamına sürüklenmesinde ; aile, okul ve çevrenin sırayla hiyerarşik bir şekilde etkili olduğunu söyleyebiliriz.Suç önleyici tedbirlerin İbn-i Sina’nın “Çocuk eğitimine çocuk anne sütünden kesildiği andan itibaren başlanmalıdır” sözü bunu tasdik edercesine varan önemli bir tespittir.Çocuk eğitimine küçük yaşlarda başlanması, çocuk eğitimine ailede başlanılıp, okul ve çevrede devam edildiğini unutmamak gerekir.Geleneksel yöntemlerle, şansa ve serbestçi yöntemlerle çocuk yetiştirmenin geride kaldığı çağda, Hz. Ali’nin “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, yaşayacakları zamana göre hazırlayınız.” Sözüyle adeta geleceği tasdik edercesine söylenmiş bir söz olsa gerek.Çocukların, toplumun geleceğini şansa ve tesadüflere bırakan toplumların bulunduğu durum hiçte iç açıcı değildir.
Geleceğe yatırım yapmak istiyorsak, beşere yatırım tüm kaynakların başı ve en önemli yatırım kaynağıdır.
Çocukların davranışlarını ve yaşantılarına bakarsak her karesinde, kültürel çevreni ve ailenin izlerini görmek mümkündür.Bilinçli bir toplum için, çocuklarımıza yatırım yapmalıyız.bu yatırım kültürel, sosyal, politik ve ekonomik yatırımların da temeli olacak.Gelişmiş toplumlara baktığımızda, eğitim ve sağlık alanında çığır açtıklarını görmek mümkündür.”Geç kaldık, eyvah” diyebiliriz, ama bugünden tezi yok baştan başlamalıyız.Çocuk gelişimi, çocuk bakımı, çocuk sağlığı, şiddet, iletişimi, medya ve internetin etkileri konularında anne ve babaların eğitilmiş olmaları önem arz etmektedir.Anne ve baba rollerinin tümüyle okula devretmek, çocuğun geleceğini sekteye uğratacağı, okul ve aile işbirliği ile bireyin başarılı olabileceği unutulmamalı.
Okul hayatı çocuk için önemli bir dönüm noktası olduğu; ebeveynlerin, çocuğun okula başladığı andan itibaren, okul ile iletişim ve etkileşim içinde olması, çocuğun ileride oluşabilecek eğitsel, kişisel ve sosyal problemlerin önüne set çekilmiş olacağı bilinmelidir.Çocuğu yalnız bırakıp, dışlanmışlık hissine kapılması okul hayatını olumsuz etkiler.Ailede şiddet ve saldırganlık davranışları çocuğu ileride şiddete meyilli bir kişilik yapısına büründürür.Aile içi şiddete maruz kalan çocukların uzun süre ruhsal ve sosyal sorunlar yaşadıkları görülmektedir.Güven sorunu, geçimsiz, saldırganlık, korkak gibi özellikleri taşıyan bireylerin ailede şiddet ve baskı gördükleri elzemdir.Ailenin iyi bir iletişimci, dinleyici, yapıcı, sevecen yaklaşımları çocuğun geleceğine en büyük yatırım olduğu bilinmelidir.Gelişen teknoloji ile yaşadığımız çağda; bireylerin problemli, suça meyilli, uyum güçlüğü olan, davranışlarında bozuk kişilik yapıları oldukları görülmektedir.Geleceğimizin teminatı çocuklarımızı; ailede, okulda ve çevrede rahat, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyütmek, onları topluma kazandırmak için el birliği ile sorunları çözmek, profesyonel yardım alarak çocukları kötü alışkanlıklarını azaltmak, iletişim becerilerini geliştirmek, duygularımızı, düşüncelerimizi ve yaşantılarımızı onlarla paylaşmak ile karşılıklı güvene dayalı bir hayat temin etmek gerekir.