Şiir yaşamaktır, yaşadığını anlatmaktır. Ben yaşadıklarımı ve yaşamaya umut ettiklerimi yazarım. Evvela duygularımın tarlasıdır şiir, sonra düşlediklerimin ve düşünebildiklerimin bahçesi… Şiiri hayattan ayrı tutamazsınız ve sadece hayal ettiklerinizle şiiri var edemezsiniz. Şiir bir dengedir. Hayatla var olan gerçekleri daha güzel düşleyerek ve hayalinizle birleştirerek özgün harmoniyi ortaya koyarak şiiri hayata armağan edebilirsininiz. Sevdikçe yazıyorum, yazdıkça seviyorum.
Yaşadığım gerçek duyguları, biraz da hayalimde beslediğim sınırsızlıklarla bağdaştırırım. Genellikle aşkı şiirin özüne mevzileştiririm. Umut ve özlemin getirdiği yalnızlıkları birbiriyle zincir halkaları gibi bağlarım. Yaratıcı düş gücünü önemli bulurum şiirde. Salt gerçekliklerle şiir yazılmaz. Muazzam düş gücünü en etkili silah olarak kullanmanız gerekir diye düşünüyorum. Şiirlerimin yapısına genellikle deneme türünü kaynak ederim. Yani kısa ve devrik cümleler şeklinde değil, uzun sade ve düz cümleleri tercih ederim.
OFİSTE
Dar sokağın başında güvercin kokusu
Daralıyor dünya hayalin ardına vurunca
Darıldı kuşlar sesleri kesildi
Göç mevsimine geç kaldılar.
Ofiste zorluyor akşamın karanlığını
Cop sesleri her eylemin molasında
Ve mayınlı geceden fazlası
Aşktan yana sevda.
Yağmurunu dökemiyor kurşunlu bulutlar
Trafik bin bilinmeyenli denklem
Yazın alası tepede yakıyor terli bedenleri
Hangi işportacı bağırsa
Adın anlıyorum
Her adımında atlıyorum
Mesai saatinin bitişi yaklaştığında.
Ofiste kapanmıyor gün
Kapatamıyor gözümü hiçbir düş.
Kepenk sesleri
Uykumun uyluğuna bağlanıyor
Takılıp kalıyorum Diyarbakır'da
Dönüp dolanıyorum Yürüdüğün sokaklarda.
Her şarkıdan kapkaçlanmış kervanlar geçiyor
Çalınmış umutlar
Arabaların lastiğine saplanmış.
Çaresiz iklimlerin yağmuru
Yığıyor Ofise Dağkapı akşamını
Ve yüzüme bulanıyor karanlık
Kimliksiz sokakların en başında
Kime baksam gözlerin açılıyor son perdesinde.
Dar sokağın başında güvercin kokusu
Daralıyor dünya hayalin ardına vurunca
Darıldı kuşlar sesleri kesildi
Göç mevsimine geç kaldılar.
Ofiste zorluyor akşamın karanlığını
Cop sesleri her eylemin molasında
Ve mayınlı geceden fazlası
Aşktan yana sevda.
Yağmurunu dökemiyor kurşunlu bulutlar
Trafik bin bilinmeyenli denklem
Yazın alası tepede yakıyor terli bedenleri
Hangi işportacı bağırsa
Adın anlıyorum
Her adımında atlıyorum
Mesai saatinin bitişi yaklaştığında.
Ofiste kapanmıyor gün
Kapatamıyor gözümü hiçbir düş.
Kepenk sesleri
Uykumun uyluğuna bağlanıyor
Takılıp kalıyorum Diyarbakır'da
Dönüp dolanıyorum Yürüdüğün sokaklarda.
Her şarkıdan kapkaçlanmış kervanlar geçiyor
Çalınmış umutlar
Arabaların lastiğine saplanmış.
Çaresiz iklimlerin yağmuru
Yığıyor Ofise Dağkapı akşamını
Ve yüzüme bulanıyor karanlık
Kimliksiz sokakların en başında
Kime baksam gözlerin açılıyor son perdesinde.
amed 12 Yıl Önce
amed'den size selam ve saygılar.....yüreğinize sağlık