2012-12-18 01:00:27

EVLADINI BOĞMAK ZORUNDA KALAN ANNEYİ GÖRDÜNÜZMÜ?

M. ŞERİF ÖTER

18 Aralık 2012, 01:00


Geçen akşam BBC Türkçe yayın yapan televizyonun haberlerini izlerken dehşete düştüm. Haberin konusu Suriyeli mülteciler;
Beş yüz kişilik Suriyeli mülteci grubu Lübnan’a geçmeyi başarmış. BBC muhabiri grup içerisinden 30 yaşlarında bir bayan ile röportaj yapıyor. Bayan üç yaşındaki çocuğuna sıkıca sarılmış bir şekilde ağlayarak Suriye’den Lübnan’a nasıl kaçtıklarını anlatmaya başlıyor.
”Grup içerisinde küçük çocuğu olan tek bayan bendim. Kritik geçiş noktaya yaklaştığımızda herkes adeta nefesini tutmuş, Suriyeli askerler ayak seslerimizi duymasınlar diye kışın soğuğunda ayakkabılarımızı çıkararak sessiz bir şekilde sınırın geçiş noktasına vardık. Tamda bu kritik noktada üç yaşındaki oğlum ağlamaya başladı. Bunun üzerine grup içerisinde panik başladı. Yanımdakiler fısıltılı bir sesle susturmamı söylediler. Ağzını tutuyorum nefessiz kalıyor, bırakıyorum bu sefer daha yüksek sesle ağlamaya başlıyor. Grup sorumlusu yanıma geldi bana ve eşime dedi ki “çocuğun ağlaması yüzünden burada 500 kişi öleceğiz susturun ya da ağzını kapatın boğulsun. Siz yapamazsanız biz yapacağız.” Hayatımın en acı kararını verdim ve oğlumun ağzını kapattım. Tam boğulmak üzereyken amcası elimi çekti oğlum tepki vermiyordu artık.
Bir süre hayatı fonksiyonları durmuştu. Sonra oğlumun yaşadığını his ettim acı, sevinç, korku ve anne vicdanıyla utanç duygularıyla buradayım. Bu durumu ilerde oğluma nasıl anlatacağım, bu utançla nasıl yaşayacağım?” Diyordu. Kadıncağızın her kelimesiyle gözlerinden yaşlar dökülüyordu.
Kime ne yaptık Günahımız suçumuz ne bizi bu utanç verici durumlara düşürenler Allahtan korkmuyor mu diyordu, hıçkırıklara boğuluyordu. Utanması gereken bu acılı annemi, yoksa yirmi birinci yüzyılın sözde medeni, uygar olduklarını söyleyen büyük dünya devletlerimidir.
Çıkarları söz konusu olunca sahte insan hakları naralarıyla daha önce hazırlanmış senaryolarını uygulatmak hiçte zor olmuyor. Çünkü burası Ortadoğu, bahane bulmak aktör figüran temin etmek çok kolay aklı, fikri, dini imanı şerefi para olmuş insanlarla doludur.
Bu coğrafyada bir koltuğa, üç kuruşa vatanını, milletini sömürgeci emperyalist güçlere satan çoktur. Bir gün ruhumuzla, canımızla, kanımızla seninleyiz ey Saddam ey Kaddafi derler ertesi gün heykellerini parçalayıp linç ederek öldürürler.
ABD. Okyanuslar ötesinde farklı kültürlere sahip, Kanada, Meksika ve Latin Amerika ile bir bütünlük içerisinde yaşıyorsa,
İnançlarında, kültür yapılarında pek fazla farklılıklar olmayan Ortadoğu halkları bırakın birlikte yaşamayı birbirlerini satmak, boğazlamak için fırsat kolluyorlar.
Türkiye dâhil. Ortadoğu’nun hiçbir ülkesi siyasi ve ekonomik olarak tam bağımsız değildir. İkinci dünya savaşından sonra orta doğu haritasını çizenler bu gün sahnelenen trajik oyunun senaryosunu da ustaca hazırladılar.
ABD Devleti Bush döneminin dışişleri bakanı Condoleezza Rice bir cümle ile özetlemişti “Yeni Ortadoğu doğuyor.” Demişti.
Vakit yaklaşmış yol haritası hazır 22 ülkeye neşter atılacak bazılarının sınırları değişecek. Bazılarınınsa siyasi ve idari yapılarında değişim olacak. Çıkarlarını insanların hayatlarından üstün gören çıkarcı emperyalizmin Siyonist ağaları karar vermişler.
Projenin adı yenidünya düzeni koymuşlar. Gerçekte ise büyük Ortadoğu projesidir.
Büyük hedef ise vaat edilmiş topraklar Siyonistlerin büyük rüyası, hayali Fırat ile Dicle arasıdır.
Hedeflerine ulaşmak için bir taşla iki kuş vurmakta ustadırlar. Ufku, fikri dar Ortadoğu’nun Müslüman halklarını birbirleriyle savaştırarak, silah sanayileri kazanıyor. Bir taraf tanda zengin petrol kaynaklarından en büyük pastayı alarak her geçen gün güçlerine güç katarak amaçlarına doğru hızla yaklaşıyorlar.
Sözde Demokrasiye kavuşturdukları Irakta akan kan durulacak gibi görülmüyor. Etnik ve dini gruplar arasındaki saldırılar ile her gün yüzlerce insan hayatlarını kayıp ederken ülke giderek dağılıyor.
Son iki yıldır “Arap Baharı” gibi bir kavramın halkının çoğunluğu Müslüman olan Afrika ve Ortadoğu ülkelerini ne hale getirdiği ortadadır. Devletler kendi içlerinde parçalanıp bir birlerine adeta soykırım uygulamaktadırlar.
Bahar adıyla adlandırılan bu savaş Müslümanlar eliyle uygulanmaktadır.

Ölen Müslüman, öldüren Müslüman, ağlayan, acı çeken, bu sert kış günlerinde mülteci olup, çöplükte naylon çadırlarda soğuktan titreyen Müslüman.
Yaşamak için evladını boğmaya kalkışan anne Müslüman..

Gerçek Müslüman aldatmaz, aldanmaz, satmaz, satılmaz.
Gerçek Müslüman Madde için yaşamaz maneviyatı için şerefle ölür.



M.Şerif ÖTER
serifoter@hotmail.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.