OSMAN XUNAW: “SAHNE BİR ÖZGÜRLÜK YERİDİR.”
Devlet Televizyonu TRT 6’da, Kürdçe bilen insanların yoğun ilgisini çeken bir dizide ( Cîran Cîran ) , sevilen bir karaktere (Ape Salim) yaşam vererek, Kürd izleyicilerinden hayli geçer not alan Tiyatro Sanatçısı Osman XUNAW’a, başta tiyatro olmak üzere, güncel konular ve kendisi hakkında sorular yönelttim. Kürdlerin severek izlediği, ciddi bir hayran kitlesi de olan Tiyatro Sanatçısı Osman Xunaw hakkında -ne az ne de çok- artık ne kadar bilmemiz gerekiyorsa; verdiği kısa/yerinde cevaplarla, kelime kelime, kendi(si)ni anlatıyor. İyisi mi hiç uzatmadan; siz değerli izleyicileri (pardon, okurları), Sayın Xunaw’la baş başa bırakıp, iyi seyirler (pardon, okumalar!) dilemek.
— Tiyatro sanatçısı Osman Xunaw kimdir?
Osman Xunav, Mardin/Derikli, Derike bağlı Mamîcank köyünden. Ailecek, 1972’den beri de Diyarbakır’dayız.
—Niçin tiyatroyu seçtin?
İlkokul yıllarında birinci sınıftayken bir piyeste oynamıştım ve sonra ilkokul bittikten sonra tiyatro hiç oynamadım ve izlemedim. Siyasal ve politik bir ailede büyüdüğüm için ortaokulda siyasetin içinde buldum kendimi. Sonra anladım ki, kendimi ve dilimi, kültürümü, tiyatroyla en güzel yansıtabilir ve dile getirebilirim. Onun için tiyatroyu seçtim.
—Sahne sana ne ifade ediyor?
Sahne bana özgürlüğü ifade ediyor. Ne olursan ol, en güzel şeyleri sahnede söylüyorsun. Pratik yaşamında olmayan şeyleri de sahnede söylüyorsun. Onun için sahne bana özgürlüğü ve de doğruyu ifade ediyor.
—Tepeden tırnağa politik bir coğrafyada tiyatroyu sana sevdiren neydi?
Ben zaten tiyatroyu sevmiştim, o da beni sevmişti, bu sevmesi bana cesaret veriyordu ve tüm dile gelmeyen siyasal, sosyal ve politik olayları, destanları, hikâyeleri söyleyebilecek bir sevgiydi ve seviyordum.
—Tiyatro dışında başka bir sanatsal alanla ilgileniyor musun?
Şiirle ilgilenmeyi seviyorum, ama kendi halimde.. Ama tüm sanat dallarını seviyorum, hele dengbêjlik (halk ozanı) üzerine araştırmalar ve dinlemeyi, çok çok seviyorum.
—Şimdiye değin hangi oyunlar ve rollerde oynadın?
Bu ülkenin sorunlarıyla ilgili oyunlar ve karakterlerde oynadım; yani politik oyunlarda çok oynadım. Komedi oyunlarda ve rollerde de oynadım.
—Genel olarak sanatın, özelde de tiyatronun hayattaki rolü nedir?
Sanat yaşamdır, ileriyi görmektir, paylaşmaktır, sevmektir. Tiyatro çok büyük samimiyettir ve hayatınıza özgürlük katar. O yüzden bana hep tiyatrocu demelerini seviyorum, oyuncu demelerini sevmiyorum. Oyunculuk bu süreçte ve tüm süreçlerde hep yerlerde gidiyor.
—Sence tiyatro “mesaj” vermeli midir?
Kuşkusuz vermelidir. Sanat kendi içindeki mesajı vermelidir, sanatın içindeki mesaj, insanı insana, insanla oynama mesajı olmalıdır. Direk insana mesajını vermelidir.
—Hangi karakterleri oynamaktan zevk alıyorsun ve neden?
Karakter ayırmam, çünkü ben oyuncuyum. Yaş itibariyle ilgili roller ve karakterler olur.
Bütün karakterleri de oynarım. Toplumun içindeki gerçekleri oynamalı ve yaşadığım toprakları renk, dil, ırk, inançları rencide etmeyecek tüm projelerde oynarım. Oyuncu kurallarım yoktur.
—TRT 6 kanalındaki dizi (Ciran Ciran) ile orada oynadığın karakter (Ape Salim), Kürd izleyicilerden çok ilgi görüyor. Bu serüveninle ilgili aldığın tepkileri anlatır mısın?
Apê Salim, 80’li yıllarda, herkes gibi o da işsizlik yüzünden ve politik sebeplerden dolayı gurbette gitmiş biridir. 25 yıl uzakta (İngiltere) yaşamış ve sonra da ülkeye dönüş yapmıştır. Herkes gibi biriktirdiklerini yatırım yapar, bir cafe açar ve kızıyla birlikte çalıştırır. Salim’in bu oynadığı tip (karakter) bütün Türkiyelilerin yaptığı bir türden şeylerdir... O yüzden Salim’i çok seviyorlar. Salim’i kılıbık sanıyorlar, Salım kılıbık değil, Salim herkesin eşit ve adaletli yaşamasını ister. Ve insan haklarına çok saygılıdır. Salım bunları yaptığı için kılıbık sanıyorlar. Öyle bir sistemde yaşıyoruz, bunları yapana kılıbık diyorlar! Evet, çok büyük bir ilgi var, çok büyük bir sevgi var, bu sevgi ve ilgilerinden dolayı çok teşekkür ediyorum tüm halklarımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
—Tiyatro ve dizi oyunculuğu arasında bir fark var mı?
Kuşkusuz çok fark var, örneğin tiyatro sahnesinde oyunu oynarken çok büyük oynamalısın ve sesini en arkadaki seyirciye bile ulaştırmalısın. Hata yapma şansın yok! Şaşırma gibi bir lüksün yok! Dizideyse şansın çok, şaşırabilirsin, çok hata yapabilirsin, çünkü tekrardan çekiliyor. Büyük oynamak zorunda değilsin, bağırmak zorunda değilsin. Bana göre tiyatro çok samimi, solundaki seyirciyle nefesleriniz bir birine karışıyor, daha önce dediğim gibi sahne bir özgürlük yeridir, dizilerde bu çok yok; istediğin gibi çekip yayınlıyorsun.
—TV’lerde seslendirme çalışmaların oluyor mu?
Ben filmlere dublajı sevmiyorum, ama karşı da değilim. Seslendirme yapmışım, ama dublaj yapmamışım. (Çevrinin çevrisini sevmiyorum) Ama o da olmalı, fakat ben yapmıyorum.
—Son olarak neler söylemek istersiniz? Teşekkürler.
Aslında sonuç olarak değil de, sanatçı olmak güzeldir. Sanatçı ruhlu da olmak çok güzeldir. Sanatçı duygu insanıdır, aşk insanıdır, yaşama yaşam katan insanıdır. Ben böyle görüyorum. Sanatçılığımı böyle de yaşamaya çalışıyorum. Hayat paylaştıkça güzel oluyor, doğru yaklaşım, doğru görmek ve doğru aktarmaktır nihayetinde sanatçı. Ben çok teşekkür ederim, bana vakit ayırdığınız için. Teşekkürler Metin AYDIN.
Hazırlayan: Metin AYDIN ([email protected])