ÜSTÜNÜ ÇİZMEK

Geçenlerde iki arkadaş tartışıp kavga etmişler. Onlardan birisi yanıma gelerek arkadaşına karşı hata işlediğini, söylediklerinden ve yaptıklarından dolayı pişman olduğunu söyleyerek kendilerini barıştırmamı istedi. Bende tartıştığı arkadaşına giderek arkadaşının pişman olduğunu ve onu affetmesini kendisinden onu affetmesini rica ettim.  Bana cevaben: ‘’Hocam ben onu affetmem, onun üzerini çizdim.’’ dedi.  

Değerli okurlarım! İnsanlar meleklerden farklı olarak hata, kusur ve günah işleyebilen varlıklardır. İnsanlar nasıl ki uyuyor, acıkıyor, susuyor, yoruluyor, seviniyor ve gülebiliyorlarsa aynı şekilde kızabilir, sinirlenebilir, öfkelenebilir, bağırıp çağırabilir hatta kavga dövüş de edebilirler.  Bizler melek değil ben-î Âdemiz. Hepimiz hata, kusur ve günah işleyebiliriz; asıl olan bunlarda ısrarcı olmamaktır. Nitekim Efendimiz (s.a.s) ‘’Âdemoğullarının hepsi günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir.’’ diye buyurmuştur.

Bazen bilerek veya bilmeyerek, bazen unutarak veya farkında olmayarak, bazen de istemediği halde o an içinde bulunduğu şartların bir gereği olarak duygularına kapılıp insanları incitmiş, üzmüş, gönlünü kırmış, küstürmüş olabilir. Bu durumda yapılacak şey bellidir. Önce kişi hatasını ve kusurlarını kabullenme erdemini göstererek gocunmadan, gurur yapmadan ve aşağılık psikolojisine girmeden af/özür dilemelidir. Özür dilemek nefse güç gelse de kişinin değerini azaltmadığı ve onu küçültmediği gibi bilakis kişiyi yüceltir. Sonra da küstürmüş olduğu kişiyle arayı düzeltmek ve hatayı telafi etmek için çalışmalıdır. Eğer ona bir kötülük yapmışsa ardından ona hemen bir iyilik yapmalıdır.

Allah’ın ve insanların bize nasıl davranmasını istiyorsak bizlerde insanlara öyle davranmalıyız. Zira bizler hata ve günah işlediğimizde Rabbimizden günahlarımızı affetmesini, tövbe ve niyazlarımızı kabul etmesini isteriz. Ayrıca hata ve kusur işlediğimizde karşımızdaki insanların kusurlarımızı bağışlamasını ve özrümüzü kabul etmesini isteriz Öyleyse bizlerde özür dileyen kimselerin özrünü kabul etmeli, kusurlarını bağışlamalıyız. Kısacası; affedilmek için affetmek gerekir.

Peki, neden bazen affetmekte bu kadar zorlanıyoruz? Kanaatimce; zarar vermek amacıyla kasıtlı ve bilerek bize yapılan hataları affetmekte zorlanırız. Hele bu hatayı aileden biri bize yapmışsa onu affetmek daha da zorlaşır. Çünkü aile bireylerinin birbirlerinden talepleri ve beklentileri daha fazladır. Ne güzel söylemiş Cenap Şahabettin  "Affeden asildir ama af dileyen daha asildir." Affetmek büyüklüğün de şanındandır. Ayrıca insanların güven ve sevgisini kazanmaya da vesile olur. (Âl-i İmrân 3/159)

Yüce Allah, kullarının günahlarını affedendir. Zira Allah affı ve affedenleri sevdiği gibi kullarının affedici olmalarını da ister. (Araf 7/199)  Peygamberimiz (s.a.s.) de “…Kul başkalarının hatalarını affettikçe, Allah da onun şerefini yükseltir...” (Müslim, Birr, 69) diye buyurmuştur. Bunun için bizler de kardeşlerimizin, akrabalarımızın, arkadaşlarımızın, dostlarımızın, komşularımızın ve tüm insanların hatalarını görmezden gelerek kusurlarını affetmeliyiz.

Bukowski diyor ki; “Hatalarını telafi etmeye çalışan birine geçmişteki hatalarını hatırlatmayın. Bu, düştüğü yerden kalkmaya çalışan birini tekmelemekten farksızdır.” Kur’an’ı Kerim müminlerin en önemli özelliklerinden biri olarak şunu söylüyor: ‘’(Onlar ki) öfkelendiklerinde öfkelerini yutarlar ve insanları affederler.’’ (Al-i İmran 3/134) Yalnız affettiği kişiye sürekli affettiğini hatırlatarak başa kakmak suretiyle ‘sahte affedicilikten’ uzak durmak gerekir.

Affetmek; insanın gönlünü kin, nefret, haset ve düşmanlık gibi duygulardan arındırdığı için aslında kişi affederek kendisine iyilik etmiş olur. Yapılan araştırmalarda, affedici ve sevgi dolu olan insanların stresten kaynaklanan sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağrılarının önemli ölçüde azaldığı, daha az hastalandıkları; bu insanlarda kalp hastalıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, hormonal bozukluklar gibi fizyolojik rahatsızlıkların da en aza indiği tespit edilmiştir.

Hata eden, kusur işleyen, ağzından iyi olmayan sözler çıkan, kötü davranışlarda bulunan ve günah işleyen birini gördüğümüzde hemen üzerini çizmemeliyiz. Bu hataları hepimiz yapmışızdır! Çünkü hiç birimiz ne sütten çıkmış ak kaşığız ne de peygamber ve meleğiz.

Bu dünyada işledikleri her bir hatadan dolayı insanların üstünü çizersek üzeri çizilmedik- bizde dâhil- hiç kimse kalmaz. İnsanın öfkesine ve duygularına yenik düşmeyerek karşısındakinin hatasını affetmesi hem bir olgunluk hem de bir erdemdir. Hatasız dost arayan dostsuz kalır.  Çok affeden anlamındaki Afüv, Allah’ın esmâ-i hüsnâsından biridir. (Hac, 22/60) Affetmek Peygamberin ahlakı (Araf, 7/199) ve takva ehlinin özelliklerinden birisidir. (Ali İmran, 3/134)

Sakın! ‘’Kendinizi de affetmeyi unutmayınız.’’

Sahi! Siz affedenlerden misiniz?

YORUM EKLE