Konuyu gündeme taşıyan Enstitü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, İslâm hukukunun kaynaklarını referans göstererek anadilde savunma hakkının sadece pozitif normlarla değerlendirilemeyeceğini belirtti. Radikal 2’deki (06.01.2013) ‘İslam Hukukunda Anadilde Savunma Hakkı’ başlıklı makalesinde, sözkonusu hakkın tâ Hz. Peygamber zamanından beri uygulandığını, mezhep imamlarının meseleyi belirli bir hukuk normu içinde açıkladığını söyledi. İslam’da bu hakkın ‘İttihazü’l-Mütercim’ terimiyle ifade edildiğini kayda geçiren Prof. Dr. Kadri Yıldırım, 1400 sene önce Müslüman akide tarafından sahihlikle çözümlenmiş ‘ana dilde savunma’ hakkına 21.yüzyılda bazı ilahiyatçıların itiraz etmelerinin ibret verici olduğunu savundu. “Hem medrese mezunu hem de ihtisasını ilahiyat üstüne yapmış biri olarak bundan üzüntü duyuyorum. Zira bu ister istemez insanın aklına şu soruyu getiriyor. Acaba bu hakkı talep edenler Kürtler değil de başka bir ülkenin hâkimiyeti altında yaşayan kendi soydaşları olsaydı, yine böyle suskun kalacaklar mıydı, yoksa benim üç dört sayfada özetlediğim bu hakla ilgili kitap ve tezler mi yazacaklardı?”
Prof. Dr. Kadri Yıldırım kamuoyuna ve devletin ilgili birimlerine seslenerek Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü ve Kürdoloji Koordinatörü olarak ekibi ve Kürdoloji eğitiminden geçen yüzlerce uzman elemanıyla birlikte bu konuda her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını açıkladı.
Makalenin tam metni için tıklayınız
Güncelleme Tarihi: 06 Ocak 2013, 22:10