Mersin Kızıltepe Sosyal Yardımlaşma Kültür ve Eğitim Derneği, Mersin’de gerçekleştirdiği basın açıklaması ile sürece destek verdiklerini ve önemsediklerini açıkladılar.
Kızıltepe Sosyal Yardımlaşma Kültür ve Eğitim Derneği adına Başkan Ahmet Kılınç tarafından okunan basın açıklamasında, Dernek olarak Ülkemizdeki barış sürecini desteklemek, kalıcı bir barış ve demokrasiyi oluşturmak için görüşlerimizi paylaşmak istediklerini belirterek basın açıklamasında şu görüşlere yer verdiler:
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve Hükümetinin başlatmış olduğu barış ve çözüm sürecini çok önemli buluyoruz. Barış ve çözüm için her riski göze alan ve cesaretle, sorunu çözmeye çalışan başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve ekibini destekliyoruz. Barış için, çözüm için, kanın durması için, annelerin gözyaşlarının durması için diğer bütün siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarını da bu sürece destek olmalarına çağrıda bulunuyoruz.
Bir Ülkede insanlar insanca yaşamayı, özgürlüğü ve mutluluğu seçecekse bu evrensel insan haklarından, hukuktan, düşünce özgürlüğünden ve adaletten geçer. Bir insanın dilini, kültürünü, kimliğini, dinini istemek en doğal hakkıdır. Dil bir özgürlüktür, evrensel bir haktır. Bir insanın dilini kültürünü, kimliğini, dinini saymamak, inkar etmek, özgürlükleri, insan haklarını demokrasiyi inkar etmektir.
Değerli Basın Mensupları; Yıllardır Ülkemizde bir Kürt sorununu yaşadık. Yıllarca bu sorunla ilgili yanlışlıklar yaptık. Ülkedeki insanları baskı ile, Anti Demokratik yöntemlerle yönetmeye çalıştık. 100 yıla yakındır bu ülkedeki insanlar Teşkilatı mahsuse Tahkriri Sükun, Örfi idareler, İstiklal mahkemeleri, Devlet güvenlik mahkemeleri, Sıkı yönetimlerle ve Olağan üstü hallerle yönettik. Sorun çözüldü mü? Binlerce İnsanı öldürdük, yaktık, sürgün ettik, işkence ettik, köy ve kentleri boşalttık, ceza evlerine attık Sorun Çözüldü mü? Kan durdumu?
Kendi Kimliklerini, kültürlerini, dillerini, dinlerini ve onurunu herhangi bir korkuyla, zulümle, ölümle, sindiremezsiniz. İsteklerinden vazgeçiremezsiniz. Herkes biliyor ki kötü yönetimler açtı bu belayı başımıza. Bin yıllık kardeş değilmiydik, et ve tırnak gibi değilmiydik, ne oldu bize. Kurtuluş savaşında Çanakkale de, Sakarya da, Gelibolu da ve diğer bütün cephelerde beraberce savaşmadık mı, beraberce Cumhuriyetti kurmadık mı, şimdi ne oldu bize. İşte bu yasaklar, baskılar, sürgünler ve inkar politikaları bizleri bugüne kadar getirdi ve ülkeyi çıkmaz hale getirdi.
Bugün Ülkemizde Kürt sorunu artık Türkiye içi bir sorun olmaktan çıkmış, bir uluslar arası sorun haline gelmiştir. Barış sürecinde herkes hızlı davranmalıdır. Bizim bir sorunumuz varsa biz kendimize dert etmezsek, biz çözmesek başkaları için büyük fırsat olur ve sonra başımıza büyük bir dert açar.
Değerli Basın Mensupları; Bazı kimseler diyor ki Bu Kürtler ne istiyor?
Herkese sesleniyoruz bu Ülkede Türk bayrağı ve Cumhuriyet çatısı altında , Kürtler kardeşlik , barış , demokrasi , adalet ve hukuk istiyor. Kürtler Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında kardeşleri olan Türklerle ve diğer bütün halklarla beraberce ve kardeşçe eşit bir şekilde yaşamak istiyor.
Kürtler kendi dilleri, kimlikleri, kültürleri ve dinleri ile özgürce yaşamak istiyor. Diğer Dünya halkları gibi onurları ile yaşamak istiyor. Bin yıldır et ve tırnak gibi olmuş iç içe geçmiş ve kardeşçe yaşamış Türk ve Kürt halkını kimse birbirinden ayıramayacaktır.
Herkese sesleniyoruz; Diyoruz ki bu barış sürecine kalbimizle ve bütün benliğimizle destek veriyoruz. Bu barış ve çözüm sürecini isterken ve kalıcı barışı sağlarken, diyalogtan, şefaflıktan, hoş görülü olmaktan başka bir yol yoktur. Ne kadar objektif olursak sonuca kolay ulaşılabilecektir. Doğrular kısa ve özdür. Çözüm bellidir. Eşit vatandaşlık çoğulcu demokrasi ve evrensel insan haklarıdır.
Bu çözüm sürecinin çözüle bilmesi için Demokratik bütün yollar açık olmalı ve çözüm yolunda herkes her şeyi açıkça ve korkusuzca konuşabilmelidir. Her şeyi önümüze koymalı ve tartışmalıyız. Bu çözüm sürecini çözmek için Türkiye’deki her kesimle, her kesle, bölgeden seçilen temsilcilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, akil adamlarla, aydınlarla, akademisyenlerle, hukukçularla demokratik bir şekilde çözmeliyiz.
Barışı sağlarken kavga yerine hoş görüyü ve kardeşliği, bir birimize saygılı olmayı oluşturmaktır. Hepimize düşen görev bu barış sürecinde savaş dilini değil, barış dilini kullanmaktır. Hoşgörüyü, saygıyı ve sevgiyi elden bırakmamaktır. İki halk arasına kin, nefret, öç tohumlarını ne olursunuz atmayalım. Bölünme Paranoyasına katılmayalım.
Dünyaya meydan okumak çok yanlış bir davranıştır. Meydan okuyanların başına neler geldiğini gördük. İnsanları öldürdükçe, baskı yaptıkça bir bataklığın içine giriyor. Her savaş ne olursa olsun bir yıkımdır. İnsanların ölüm fermanıdır. Üstünde yaşadığımız Dünyanın, Toprakların, Doğanın ölüm fermanıdır. En kötü barış en iyi savaştan daha iyidir. Barış büyüklerin, akıllı insanların işidir. Savaş ise aciz insanların, küçük insanların ve akılsızların işidir. Herkese sesleniyoruz; Yaraların sarılması, Barışın sağlanması bizim elimizde. Ülkemizdeki kirli ve çirkin savaşı bitirmek elimizde.
Ülkemizdeki kalıcı barışı sağlamak, akan kanı durdurmak elimizde. Yüzlerimizin ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır. İşte Annelerin bu gözyaşlarını dindirmek elimizde.
Gelin canla başla bu barış sürecini ve çözüm sürecini var gücümüzle destekleyerek demokratik büyük bir Türkiye yaratalım. Gelin aklımızla yüreğimizle el ele verelim. Ülkemiz için gerçek bir demokrasinin temelini hep birlikte atalım.
Güncelleme Tarihi: 14 Nisan 2013, 23:23