Ensarioğlu, süreç ve kutuplaşma üzerine konuştu

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu 'Yara açık her an enfeksiyon kapabilir. Süreç hızlı ilerlemeli'

Ensarioğlu, süreç ve kutuplaşma üzerine konuştu

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu: "Türkiye’nin demokratikleşme sürecini PKK’ya ipotek edemeyiz. O yüzden elimizi çabuk tutacağız. Fazla temkinli olmak sürece zarar verir. Çünkü hastanın yarası açık ve her an enfeksiyon kapabilir. Bir an önce bu ameliyatı sonlandırmak lazım"

İmralı ile BDP heyeti arasında görüşme trafiği sürerken, akil insanlar heyeti geçen hafta çalışmalarını tamamlayarak, Başbakan Erdoğan’a sundu. Çözüm süreci devam ederken, bölgede görev yapan komutanların helikopterlerine ateş açıldı, Bitlis’te şantiye görevlileri, Bingöl’de orman işçileri ve kepçe operatörü kaçırıldı, Diyarbakır’daki karakol protestosunda bir kişi yaşamını yitirdi, 9 kişi yaralandı, yine Diyarbakır’da bir uzman çavuş kaçırıldı... 

 
Ak Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu Akşam'dan Şenay Yıldız'a konuştu:
 
Bölgeyi çok iyi bilen bir kişi olarak akillerin raporunu nasıl buldunuz? 
Akil insanların görevi süreci bütün Türkiye’de halka anlatmak, halkın talep ve beklentilerini hükümete rapor etmektir. Bu görevlerini fazlasıyla yerine getirdiler ve çok büyük katkıları oldu. Kendi adıma içinde bilmediğim bir şey yok. Ben de bir Kürt’üm ve demokratik kimlik haklarını ben de talep ediyorum. Halkın ortak talepleri kimlik hakları, temel haklar ve kültürel haklardır. Bunlar zaten bizim yapmamız gereken şeyler. Kürtler kendilerini bu vatandaşlık tanımı içinde görmüyor, bunun düzeltilmesini istiyor. Ana dilde eğitim 90’lı yıllardan sonra dünya demokrasisinde yerini almış önemli bir demokratik haktır. 
 
- Başbakan Erdoğan’ın son açıklamalarından sonra bu yönde henüz bir hazırlık olmadığını anladık gerçi... 
Başbakan’ın ve benim ne dediğim önemli değil. Bu evrensel değerler içinde bir hak mıdır? Evet. Ben dahil bütün Kürtler bunu istiyor mu? Evet, istiyoruz. Başbakan’ın bir yapısı vardır: Bugün doğruluğuna inandığı şeyi birileri onu ikna edebilirse değiştirebilme erdemine sahiptir. Bugün olmaz yarın olur ama bu olacak bu ülkede... 
 
PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ 
 
- Geçen haftaki açıklamalardan anladık ki PKK’nın sadece yüzde 15’i çekilmiş. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “Evet ama ölümler durdu. Hükümetin reformları yapmaması için sebep yok” diyor. Süreçle beraber demokratik reformların gerçekleşmesi için ne bekleniyor?  
Bu süreçler “sorunsuz yürüyelim” süreçleri değil. Her türlü sorun, provokasyon olacaktır ama işin özüne baktığınız zaman şu ana kadar sağlıklı gidiyor. Altı aydır silahlar susmuş, örgüt silah bırakmayı kabul etmiş. Öcalan 21 Mart’ta “Artık silahlı mücadele bitmiştir. Bundan sonra demokratik zeminde siyasi mücadele dönemi başlamıştır” demiş. Bu bir paradigma değişikliğidir, devlet için de paradigma değişikliğidir. Öcalan’ın kararlılığını görüyoruz, Başbakan’ın kararlılığını görüyoruz, bu önemlidir. Şimdi bunu hayata geçirmekte çeşitli zorluklar var. Örgüt bugüne kadar şiddeti yöntem olarak kullanmış ve şimdi “Otuz yıldır kullandığın yöntemden vazgeç, yeni yönteme geç” diyorsun. Bu makas değişikliği kolay olmuyor. Hem direnç hem de alışkanlıkları terk etmek biraz zor. Diğer taraftan devletin içinde ve diğer siyasi çevrelerde bundan beslenen CHP ve MHP gibi siyasi partilerin elinden argümanları alıyorsunuz. Bir anda onlar da yeni bir siyaset bulmak zorundalar. Çünkü bugüne kadar bu meseleden besleniyorlardı. Şimdi böyle bir süreçte tabii ki eleştiriler olabilir. Çünkü biz örgütün istese bir ayda da tüm silahlı güçlerini ülke dışına çekebileceğini biliyoruz… Belki hem bir pazarlık unsuru hem de sonucu görmek istiyor ve yavaştan alıyorlar. 
 
ELİMİZİ ÇABUK TUTMALIYIZ 
 
- Başbakan sürecin henüz birinci aşamasında olduğumuzu açıkladı. Demirtaş “İkinci aşamaya geçilmesi için tek bir PKK’lı kalmayana dek mi bekleyecekler?” diye soruyor. Siz ne düşünüyorsunuz?  
Eğer ikinci aşama Türkiye’nin demokratikleşme süreci ise biz bunu PKK’ya ipotek edemeyiz. Bu somut adımları atmamız için PKK’nın geri çekilmesine de aslında gerek yok. Bunlar zaten bizim yapmamız gerekenlerdir, taahhüdümüz var bu millete bizim. Türkiye’nin demokratikleşme sürecini PKK’ya ipotek edemeyiz, o yüzden hepimiz elimizi çabuk tutacağız. PKK silah bırakmaktan vazgeçse dahi biz bunu yapmak zorundayız.  
 
AŞIRI TEMKİN ZARAR VERİR 
 
- Reformlar ağırdan alınıyor eleştirileri yükseliyor son dönemde... 
Herkes birbirini bekliyor. Çok fazla temkinli olmak bizim için de örgüt için de sürece zarar verir. Çünkü çok özel bir ameliyat başlamıştır. Hastanın karnı, yarası açık ve her an enfeksiyon kapabilir. O yüzden bir an önce bu ameliyatı sonlandırmak lazım. Biz üzerimize düşenleri yapacağız. İsterse örgüt bu oyunu bozsun, sorun görmüyorum. Çünkü zaman bu halkın desteğini alamaz. Yani biz gereken adımları acele bir şekilde atar ve üzerimize düşeni yaparsak örgüt oyun bozarsa bu onu bitirir bizi değil! 

ÇÖZÜMÜ ENGELLEMEK İÇİN HALKI KIŞKIRTIYORLAR
 
- İmralı görüşmeleri sürerken bölgede görev yapan komutanların helikopterine ateş açıldı, PKK Bitlis’te şantiye görevlisi, Bingöl’de işçileri ve kepçe operatörünü kaçırdı... Ne oluyor bölgede?  
PKK ya da devlet içinde Ergenekoncu... Bu işten beslenen ve bitmesini istemeyen birçok çevre var ve süreci bozmak için her yol deneniyor. O nedenle çok dikkatli olmak ve fırsatçılara imkân vermemek lazım. Onun için acele edeceğiz. Birincisi, örgüt üyeleri eski alışkanlıklarını terk etmekte ve dönüşmekte sıkıntı yaşıyorlar. İkincisi “Bu iş çözülse bile acaba bazı pozisyonlarımızı koruyabilir miyiz?” denemesidir bunlar. Herkes iyi bilmeli ki demokratik bir ülkede her ülkenin anayasal kurumları vardır. Onun dışında hiçbir alternatif kuruma, yapıya müsaade edilmez. 
 
YENİ KARAKOL YOK
 
- Cizre’den gelen PKK’nın kendi polisini yarattığı görüntülerine istinaden mi söylüyorsunuz bunu? 
Evet, bu kabuledilebilir değil. Bu ülkenin bir ordusu, bir polisi olacak, onlar da hukuk içinde yasal çerçevede görevlerini yapacaklar. Kimsenin alternatif kurumlar oluşturmasına müsade etmeyeceğiz. 
 
- BDP bir süredir “Barış sürecinde neden hâlâ yeni karakollar yapılıyor?” diye tepki gösteriyordu. Cuma günü Diyarbakır Lice’de karakol yapımını protesto sırasında bir kişi asker kurşunuyla yaşamını yitirdi, 9 kişi de yaralandı. Siz bu meseleye nasıl bakıyorsunuz? Devam edecek mi karakol yapımı bu süreçte de? 
Uzunca süredir bölgede bilinçli olarak yeni karakollar yapıldığı ve asker sevkedildiği şeklinde haksız propaganda yapılıyor. Ve bu propaganda üzerinden halk kışkırtılmaya çalışılıyor. Halbuki bölgede 68, Diyarbakır’da da 9 karakol kapatılmış. Yani yeni karakol falan yapılmıyor. Ancak, eskilerin, kötü durumda olanların yerine daha güvenlikli karakollar yapılıyor. Bunun sürece zarar vermekle, PKK’nin çekilmesiyle hiçbir alakası yok. PKK demokratik hayata entegre olacak, demokratik siyasal araçları kullanacaksa oradaki karakoldan rahatsız olmasına neden yok. Devletin herhalde çekilecek hali yok!  
 
- Peki, protesto sırasında bir kişinin ölmesi ve 9 kişinin yaralanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Oradaki 200 kişilik grup protestolarını yaparken karakolun içine girip, biraz abartmış olabilirler. Askerler de biraz panik olmuş olmalı... Ama her ne olursun insanların hayatına zarar verecek veya insanları hedef alan tarzda bir engelleme olmamalıydı. Burada hukuki olarak birileri yetkilerini aşmış ve hata yaptıysa, sürecin korunması adına derhal hızlı bir şekilde soruşturulmaları ve hukuka aykırı işlem yapanların açığa çıkarılmaları gerekir.
 
MECLİS TATİLİNİ İÇİME SİNDİREMİYORUM
 
- Hükümet olarak üzerinize düşeni gereken hızda yaptığınızı düşünüyor musunuz peki? 
Daha acele edilmesi gerektiği kanaatindeydim. Ben bu tatili de içime sindiremiyorum. Çünkü yürüyen süreç seçimden de bizim siyasi geleceğimizden de partimizden de daha önemlidir. Sonuçta meclisin tatile girip girmeyeceğine Başbakan karar verecek. Ama tatil olsa bile yine hazırlıklar durmayacak. Meclis açılır açılmaz bütün işimiz bu olmalı ki seçim öncesi somut adımları hayata geçirelim. 
 
ALEVİLERİ RAHATLATMAK ŞART
 
- Tunceli’de geçen hafta bir günde iki kez saldırı gerçekleşti. Bunun kaynağının PKK olup olmadığını hâlâ bilmiyoruz ama Tunceli çok özel bir yer. Oradaki gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?  
Biz PKK’yı çözerken bir hassasiyet daha var: Aleviler devlet ve PKK arasında Sünni bir ittifak olduğunu ve kendilerinin Alevi sorununda yüz üstü bırakılacağına dair bir endişeye kapıldılar. Yeni anayasa içinde Türkiye’nin sorunlarını çözerken Alevi sorunlarının da çözüleceğini açık bir dille ifade edip, o kesimi de tatmin etmemiz lazım. Yoksa o kesimi birçok istenmeyen çevreler kullanıyor şu anda. Gezi eylemlerinde de bu böyleydi, Erzincan’da da Tunceli’de de böyle. PKK içinde de, BDP içinde de Aleviler var. Bu kesimin sorunlarını çözeceğimizi net bir şekilde ifade edip, ikna etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde en çok rahat kullanılan kesimlerden biri de şu anda Alevi kardeşlerimizdir. 
  
YÜZDE 10 BARAJI KALKACAK
 
- Seçim barajı konusunda Başbakan Erdoğan’ın “Çok çalışsınlar, barajı geçsinler” açıklamasından anlıyoruz ki bu yönde hızlı bir adım atılmayacak. Neden?
Başbakan’ın ondan bir önceki açıklaması “Bu baraj yüksektir ve sorundur. Birkaç puan düşürmeyi konuşabiliriz” şeklindedir. Bu ülkede baraj sorundur. Bugün olmaz, yarın olur. Bu baraj kalkacak. 
 
SİSTEM SORUNU VAR
 
- AK Parti neyi bekliyor yüzde 10 barajını aşağı çekmek için?  
Türkiye’de bir sistem sorunu da var. Biz bu katı merkeziyetçi üniter yapının sıkıntılarını yaşayan bir ülkeyiz. Bu nedenle Türkiye yeni bir sistemi tartışıyor. Artık bu gömlek bize dar geliyor, o nedenle başkanlık sistemi diyor Başbakan. Başkanlık sisteminde sıfır baraj var. Diyelim ki, başkanlık sistemi olmayacağını anladık partili cumhurbaşkanlığı mı olacak? Bunun içinde baraj nasıl değerlendirilmeli, olmayacaksa nasıl değerlendirilmeli? Bunların hepsi birbiriyle ilintili konular. Sistem içinde baraj sorunu da çözülür.

Güncelleme Tarihi: 01 Temmuz 2013, 21:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER