İş umuduyla Adıyaman’dan Malatya’ya göç eden aile, beşinci çocuğunu kucağına alır bir sonbahar günü. Günlerden 28 Ekim’dir, yıl 1957… Ahmet Kaya beşinci umudu olur o ailenin.
Daha 6 yaşında boyu kadar bir bağlama hediye eder babası ona. O bağlama, onun yolunun, yolculuğunun da pusulası olur. 9 yaşında babasının çalıştığı fabrikada, işçi bayramı kutlamalarında çıkar ilk sahneye, ilk alkışlarını alır. Hayatı boyunca sazı, sözü elinden düşmez hiç, alkışları hiç eksilmez.Yaşadığı her şeye inat sesi hiç kesilmez
İstanbul’a göç eder aile, okul hayatı yarım kalır Ahmet Kaya’nın. Çıraklık, işportacılık yapar, 16 yaşında cezaevine düşer yolu. Yasadışı afiş asmak suçuyla…
Zor, sıkıntılı geçen yıllardan sonra 85 yılında ‘Ağlama Bebeğim’ der. Sonra peş peşe gelir albümler, şarkılar, ezgiler…Acılara Tutunmak, Şafak Türküsü, An Gelir…Uzayıp gider bu liste, onca ezgi, türkü milyonların sesi olur.
Her albümü gibi her söylediği de olay olur Ahmet Kaya’nın. 10 Şubat 1999′da tarihimizdeki en acı linç girişimine maruz kalır, toprağından, ülkesinden uzakta yaşamaya ve ölmeye mecbur bırakılır.
16 Kasım 2000′de geçirdiği kalp krizi sonucu kaybettiğimiz Ahmet Kaya’nın bugün 12. ölüm yıldönümü.Sevilen şarkılarından biriyle anıyoruz Ahmet Kaya’yı
Güncelleme Tarihi: 16 Kasım 2014, 18:36