Önceki gün haberlerde izlediğim ve Türkiye’nin vicdanını kanatan görüntüleri seyrederken insanlığımdan utandım. Bu tarz görüntülerin istisna olmadığı ve adına hastane denen bu özel ticarethaneye benzer farklı yerlerde de yaşanıyor olabilmesinin düşüncesi bu utancın yanına öfke, acı ve hüzünle karışık duyguları da ekleyiverdi.

Ameliyata hazırlanan hastaya yanaşan kirli zihnin umarsızlığı, vicdansızlığı ve dahi ahlaksızlığı ile ölüm kalım mücadelesinin sonucunu umutla belki de umutsuzlukla bekleyen hastanın çaresizliğinin resmiydi bu görüntüler.

İstanbul'da özel bir hastanede çekilmiş olan görüntülerde, kalp krizi geçiren ve üç damarı tıkanmış hastayla ameliyathaneye ofisine girer gibi giren topuklu ayakkabıları ve üstünde her türlü mikrobu getirdiği dış elbiseleriyle hastanenin muhasebecisi kadın el hareketlerinden de destek alarak kalp ameliyatı olacak hastayla para pazarlığı yapıyordu.

Bu görüntüler ameliyat sedyesindeki hastaya “ölmek mi zor kalmak mı” dedirtmiştir eminim.

…

Yıllar önce öğretmen ve yöneticilere yönelik gerçekleştireceğim Halkla İlişkiler ve İletişim konulu bir hizmet içi eğitim seminerine hazırlanmak üzere araştırma yapıp kullanabileceğim görsel, video vb içerikleri seçerken karşıma çıkan halkla ilişkiler sürecine atıf yapan bir karikatür işte bu dedirtmişti bana.

Hemen karikatürü sunum dosyamın içine kaydetmiştim.

Karikatürde denizin ortasına düşmüş ve bir odun parçasına tutunup suyun üstünde kalma yani hayata tutunma çabası içinde olan bir adama bir bot yaklaşıyor ve botun içindeki masaya kurtulmuş takım elbiseli, kravatlı ve önünde bilgisayar bulunan bir kişi suyun üstünde hayatta kalan adama “iyi günler hayat sigortası ister misiniz?” diye soruyordu.

İnsanların birbirini anlaması ve bir kişi ya da bir kurum tarafından alınan karaların muhatabına gerekçeleriyle aktarılması ve muhatabın bu kararları inanarak kabul etmesi ve ikna olmasına dayalı olması gereken halkla ilişkiler sürecini trajikomik bir şekilde insanların zor durumundan faydalanıp onları dayatılanlara mecbur etmeye kurgulu bir anlayışla anlatıyordu karikatür.

…

İzlediğim görüntülerde de ameliyat sedyesine alınan kalp krizi geçirmiş ve damarları tıkanmış insana yönelik yaklaşımı görünce yıllar önce halkla ilişkiler eğitimlerimde kullandığım bu karikatür geldi aklıma.

Gerçekti demek her karikatür. Her çizim demek ki bir yaşanmışlığın yansıması ve hayatın kendisiydi.

…

İnsanların zor durumlarından faydalanmanın ötesinde ameliyat masasında can çekişen adama her rakamı kabul ettirme üzerine kurgulanmış ahlak yoksunu bu görüntüler ortaya çıktıktan sonra adına özel hastane denilen bu ticari işletme ile ilgili Sağlık Bakanlığınca hemen işlem yapılması, ilgili bölümün faaliyetlerine hemen son verilmesi ve idari inceleme başlatılması doğrusu bu trajik ve ahlak yoksunu görüntülerin gönüllerde/zihinlerde neden olduğu acıyı kısmen de olsa hafifletti.

Hastayla pazarlık yaptığı belirtilen muhasebeci şahsın da sonrasında gözaltına alınması doğrusu kamu vicdanını daha da rahatlattı. Ancak bu çalışanın yöneticilerinden/patronlarından bağımsız bu kadar umarsız davranması söz konusu değildir şüphesiz.

O nedenle bence bu tür işletmelerin ruhsatı tamamen iptal edilmeli ve gözünü sağlık/ahlak/insanlık yerine para bürümüş çalışanıyla/patronuyla bu tür anlayışlar sağlık sektöründen temizlenmelidir.

Zira caydırıcı olarak cezalandırılmayan her suç bir sonraki suçun nedeni olmaya devam edecektir.