Tunus’ta olaylar devam ederken bir anda kıvılcım Suriye’deki şehirlere de sıçradı. Tunus’ta olaylar yatıştı, demokratik seçimler yapıldı. Lakin Suriye’de hala insanlar ölmekte ve rejim direnmeye devam etmektedir.
Suriye, etnik kökeni ve mezhebi farklı olan insanların yaşadığı bir ülkedir. Yıllarca farklı kesimlerin sosyal hayatları baskı altına alınmış, özgürlük alanlarına müdahale edilmiş, hak ve hukukları elinden alınmış ve mücadeleye kalkan gruplara zalimce baskılar yapılmış. Tüm bu olanlarla birlikte Suriye krizi bugün işin içinden çıkılmaz bir vaka haline gelmiştir. Bu durum birden fazla grup ve tarafın ortaya çıkmasına da sebep olmuştur.
Bugün Suriye de, Esad’a karşı savaştığını söyleyen ve bunun mücadelesini yapan ondan fazla gurup ve bu gruplara bağlı küçük grupçular mevcuttur. Aslında tüm gruplar, (Kürtlerin kurduğu bazı gruplar dahil) çatı olarak Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO) kabul görmektedirler. Fakat ÖSO ile El Kaide bağlantılı grupların birbiriyle çatışmaları; El Nusra cephesi ile Kürtlerin kurduğu silahlı YPG militanların çarpışması; Kürtlerin birbirileriyle olan anlaşmazlıkları ve Özgür Suriye Ordusunun kendi içinde siyasi ve askeri alanda uzlaşamaması ve sürekli lider değiştirmesi gibi nedenlerle toparlayıcı bir duruma gelememektedir. Bu da rejimin elini güçlendirmekte ve ömrünü daha da fazla uzatmaktadır.
Esad Rejimine Karşı Savaşan Gruplar ve Militan Güçleri
ÖSO’yu çatı kabul eden yaklaşık 10 farklı gruptan bahsedebiliriz. Bu grupların içinde üçüncü güç olarak kendini tanımlayan Kürtleri çerçeve dışı bırakmak lazımdır.
1- Irak İslam Devleti ve El Nusra: Bu grubun lideri aynı zamanda El kaidenin de lideri olan Eymen El Zevaharidir. Batılı Devletlerce düşman olarak görülmekte ve bazı muhalifler tarafından da eleştirilmektedir.12 bin militanı var
2- Ahrar El Şam ve Suriye İslam Cephesi: Bu iki grup beraber hareket ediyor ve zaman zaman da El Nursa ile birlikte operasyonlara katılmaktadırlar. Ahrar El Şam’ın Merkezi Halep’tedir. Bu grup içinde 750 yakın silahlı gücü bulunmaktadır. Bu iki grubun toplam 18 bin militanı var
Sukor El Şam: Bu grup, Ahrar El Şam ve El Nusra gibi gruplarla birlikte hareket ediyor. Grubun amacı rejimin devrilmesinden sonra Suriye’de şeriata dayalı bir Suriye İslam cumhuriyetini kurmaktır.9 bin üyesi mevcuttur.
Suriye İslami Kurtuluş Cephesi (LİVA EL TEVHİD):Halep’te kurulmuş ve ordudan ayılmış büyük bir subay grubudur. Suriye Yüksek Askeri Konseyine bağlı olarak hareket ediyor.
5- Liva El İslam: Şam’daki en büyük gruptur. Esad’ın yüksek rütbeli subaylarına yapılan suikastlarla adını duyurmuştur.
6- Faruk Tugayları: Dara ve Humusta kurulan bir gruptur. El kaide bağlantılı gruplarla zaman zaman hareket ettiği söyleniyor.Bu üç grubun 30 bine yakın askeri gücü bulunmaktadır.
7- Özgür Suriye Ordusu (ÖSO):Suriye’de kurulan en büyük silahlı güçtür.32 bin silahlı militanı var. 29.11.2011 tarihinde rejimi devirmek için üst düzey subay ve silahlanan siviller tarafından kurulan gruptur. Uluslar arası devletler tarafında meşru ve muhatap alınan tek muhalif kanattır. Liderliğini Riyad El Esad yapmaktadır. Siyasi kanadı Suriye Ulusal Konseyidir.
İslami Cihadın Esasları Nasıl Olmalıdır?
Kur‘an’daki cihad ayetlerine göz attığımızda; Müslümanlarının birinci önceliği ve asıl amaçlarının “Mutlak savaş” olmadığını görürüz. Aksine düşman ile çatışmadan eşit şartlarda ve ihanetten uzak bir barış modeli üzerinde uzlaşmayı emretmektedir. Yalnız doğrudan savaş açanlar ve fitne yapanlar müstesnadır.
İslami cihadın ana gayesi, hemen karşı tarafa saldırmayı hedeflemez; saldırırsa bile fiilen savaşa katılan düşmanın silah ve mühimmat depolarını imha eder.
Cihadın esasında: Savaşa katılmayan tarafsızlara, hiç bir gruba dâhil olmayanlara ve fitne fesatlık yapmayanlara dokunulmaz. Sivil yerleşim alanlarına da asla zarar veremezler.
Genel geleneklerin kabul gördüğü kutsal mekânlara ve ibadet yerlerine saldırmaz. Savaş ve çatışmanın hoş kabul edilmediği mübarek zaman ve günlere saygı gösterirler ve asla kan dökmezler.
Cihadın asıl amacı hak ve hukuku tesis edebilmek için diktatör ve zalim yönetimlerin sınırlamalarını ortadan kaldırmaktır.
Sudan İslami Hareketinin fikir babası Hasan Turabi, İslami Cihadın nihai amacı için şöyle der: “Kur’an’ı Kerim sükûneti, Barışı ikame etmeyi ve insanlar arasındaki ihtilafları gidermeyi öngörür. Ancak düşman ile mücadele etmek ve zalimlere baş kaldırmanın yanında; mustaz’afları himaye etmek de geçek müminlerin görevleri arasındadır.”
Şunu iyi biliyoruz. Kur’an’ın önemli emirlerinden biri de: Cihat esnasında tarafsız kalanlara hiçbir şekilde ilişilmemesidir. Ayrıca Kur’an’ın muhtevasında; zafer sonrası müminlerin birbiri ile savaşmamalarını tavsiye eder. İstişare etmeyi önemser. Hiçbir zaman kamu mallarının yağmalanmamasını, intikamcı bir duygu ile hareket edilmemesini ve insanlara haksız bir şekilde zulmetmemesini ister.
***
Son 20 yıldır Ortadoğu’da; İslami cihadın tüm esasları yağmalanmakta ve bariz bir şekilde cihadın tüm temelleri altüst edilmektedir. Müslüman olan ve olmayan tüm kesimler; birbirini acımasızca öldürüyor, çoluk çocuk ve sivil ayırımı yapmadan intihar bombaları ile saldırı düzenlemektedirler.Peki zarar gören kim? Uzun vade de yine Müslümanlardır.
Vesselam herkese…