Soma’daki maden faciasını 3 kelimeyle anlat derseler soma, toma ve koma kelimeleri yeter de artar.
Yok metan birikmiş, trafoya kedi kaçmış, yaşam odası tam da açılacakken gaz sıkışmış, sonuçta bizim suçumuz, bu takdir-i ilahidir hatta bu işin arkasında Paralelciler ya da Geziciler var. Bu da tutmazsa işin arkasında Azrail var denilip konu kapatılır zaten.
Bir asırdır Türkiye’de maden ocaklarında patlama olur, çökme olur ve şimdiye kadar bu konu çözülmedi. Çünkü Türkiye’de en ucuz şeylerden biri insan yaşamıdır. Takdir-i ilahi veya kader kavramları sorgulanmadığı müddetçe insanın bedeni, insanın emeği ve insanın canı kendisinden çok başkasına para eder. Sorunların üzerine gidilmedikçe, milli veya siyasi menfaatler vatandaşa tercih edildikçe bu böyle devam eder.
Bu vakıada, Soma’daki felafette ilk defa CHP’yi iktidarla beraber suçlu görmüyorum. Bir ay evvel CHP’li vekilin maden ocakları için yaptığı o konuşma bu olayda tüm CHP’yi aklıyor. AK partinin suçluluk psikolojisi içinde sağa sola saldırması, başbakanın dövdüğü iddiası, madurun bunu televizyonda anlatması, üstüne bir de danışmanın bir protestocuyu tekmelemesi Allah şükür iktidarın gerçek yüzünün az da olsa ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. Hele o müşavirin bir de yerde tekmelediği protetocudan dolayı sanırım 7 günlük raporu alması sürecin beni ziyadesiyle şaşırttığını ve hatta dehşete düşürdüğünü söylebilirim.
Tabi ki ben istifa diye bağırmıyorum. Çünkü isitfa edebilmek yürek ister, istifa edebilmek ileri demokrasiyi sindirmiş olmayı gerektirir. Güney Kore feribot faciasındaki istifanın bir benzerini Türkiye’de de olcağını sanmıyorum çünkü Güney Kore’nin demokrasisi, eğitim düzeyi ile “birlikte yaşayabilme ahlakı” Türkiye’nin yakalayamayacağı kadar ileride. Gerçekçi olalım bizin onlara ulaşmamız bir yirmi yıl gerekir o da ancak yerlerinde sayarlarsa.
Bu madencilerin kaderi bu olsa gerek. Yaşarken siyasi iktidar onları sömürür, öldüklerinde devrim şarkılarıyla sömürülürler. Madenciler hiç bir zaman çalışmama özgürlüğüne sahip olamadılar. Maden ocaklarımızın bilhassa kömür ocaklarımızın kuruluşunda ve işletilmesinde iş gücü teminini bugün bilmeyenler bu “kara şehitlerin” hatırasına leke düşürüyor. “Mükellefiyet kanununun” getirdiği modern çağ köleliğini bilmeyelerin bunu kader olarak görmesi cehaletten gayrı başka bir şey değil.
Buyüzden en kısa sürede tüm kömür ocakları kapatılıp, işçiler emekli edilip daha kaliteli ve ucuz yabancı kömür ithal edilmeli. Bana göre tek bir maden işçisinin hayatı tüm ülkenin enerji rejiminden daha değerlidir.