Ermenilerden Nasıl Özür Dilensin?

En azından kendi adıma nasıl özür dileyebileceğimi bilmiyorum. Her halkın bir ulusal bir hakkı olan “kendi kendini yönetme hakkını” konu Ermeniler olunca Osmanlı ağır şekilde cezalandırdı. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Osmanlının bu davranışını sorgulayamam. Her halkın “Hasta adamdan” ulusal bağımsızlıklarını bir şekilde koparmaya çalışmalarını doğal görüyorum. Arapların, Bulgarların veya Yunanların özgürlük sorunu ve değeri neyse Ermenilerin de buydu. Bir devlet kurmak istediler ama başarılı olamadılar. Bunu iyi veya kötü olarak değil doğal olarak görmek gerekir.Bu yüzden bana göre Ermenilerle Müslümanlar arasındaki sorun dini olmaktan siyasidir.

Ne yazık ki Ermeniler Osmanlıya karşı özgürlük savaşını kazanamadılar ve bu hiç bir zaman kaybettiler anlamına da gelmez, çünkü ideal devletletlerini hala kurmaya çalışyorlar her ne kadar şimdilik ufukta bir başarı gözükmüyor olsada.

Lakin Osmanlının Ermenilerle ve Ermenilerin Türkiye’yle sorunu var ve bu iki sorun temelde birbirinden farklı. Osmanlının sorunu Ermenilerin Özgürlük savaşını engellemek ve bu savaşın bir parçası olan veya olmayan bölge Ermenilerinin malları kayıt altına alınarak, yed-i emine alınarak onların bir başka Osmanlı vilayeti olan Halep’e geçici olarak iskan etmekti. Bu süreç tek farkla aynen Çerkezlerlerin Osmanlı-Rus Harbi sırasında Osmanlıda geçici olarak iskan edilmeleri gibiydi. İki halk da memleketlerine dönemedi. Biri Osmanlı’da kaldı diğer de Osmanlı’dan kopan Suriye’de kaldı. Ama Ermenilerin Çerkezlerden tek farkı dini olmaktan çok Emval-ı  Metruke olarak kayıt edilen mallarına el konulabilmesi için onların dönüşü sağlanmamasıydı.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Balkan, Kafkasya, Mısır ile Kuze Afrika ve Kuzey Karadeniz’den hatta ben de Türküm diyen binlerce, yüzbinlerce Türk Anadoluya gelirken veya gelmeleri teşvik edilirken Suriye’de kalan Ermeniler ne geri davet edildiler ne de getirildiler.  Oysaki bana göre eğer Türklük ırk ve dinden bağımsız düşünülüyorsa ve bu bağlamda bir Müslüman Boşnak veya Arnavut ne kadar Türk ise bir Hristiyan Ermeni de o kadar Türk.

Buna rağmen Türkiye Devleti kurulduktan sonra davet edilmediler çünkü malları talan edilmişti. Hatta devletin emniyetinde olan mallar da peşkeş çekildi. Mabetleri, manastırları, ister dini ister şahsi vakıfları, hastaneleri, okulları kısaca onlardan kalan ve emval-ı metrukede olan herşeyleri peşkeş çekilerek satılıp bununla seçkin-zengin bir sınıf oluşturuldu.

Bugün Türkiye’de o dönemden zengin olanlar o malları iade edecek mi? Tabiki hayır çünkü bu malları talan ettiklerinde devlet buna itiraz etmedi. Ya devlet eliyle emval-ı metrukeden satılan mallar iade edilecek mi? Buna da fikrim tabiki hayır. Bu geçici iskana gönderilen Ermenilerin vatana dönüşleri sağlanacak mı? Dönenlerin dedelerinin malları iade edilecek mi? Çektikleri acı maddi ve manevi olarak karşılanacak mı? Eğer tüm bunların cevabı hayır ise devlet olarak niye özür diliyoruz? Özrün gerekleri yerine getirilmeyecekse bir kuru özür 2015’i engellemez. 99 yıldır özür dilemeyen halklar olarak bırakalım 100 yıl olsun. Ne fark eder?

Son olarak “Devlet Özrü” basit bir söz değil. Devlet özrü bir süreçtir. Maddi ve manevi zararların tazminini ve itibarın iadesini gerektirir. Böylesi olumlu bir kararı da hükümet tek başına veremez. Bugün özür dileyip, yarın özrün gereklerini yapmamak devletin kurumlarını ve halkını Ermenilerle karşı karşıya getirir. Madem devlet özür diledi en kısa sürede mağdur Ermenilerin haklarının ve itibarlarının iadesi için bir komisyon kurulmalı ve böylesi doğal bir karar ancak halkın oluruyla mümkündür.  Çünkü devlet bir yana halk da üzerine düşeni yapmalı. Örneğin zorla aldıkları, talan ettikleri, işgal ettikleri malları iade edebilmeliler. Bu yüzden halkın da buna hazırlanması gerekir.

YORUM EKLE