MUHACİR Kardeşlerimize Neden ENSAR olamıyoruz?

Sakarya'da 6 Temmuz 2017 tarihinde karnında doğmamış ( 9 aylık hamile)bebeği ve koynunda 10 aylık yavrusu ile daha 20 yaşında Suriyeli bir kadın tecavüze uğrayıp katledildi.

Suriye'de yaşanan  iç savaşın en masum mağdurlarına yönelik son zamanlarda  gerçekleştirilen sosyal medya algı operasyonları bu vahşetin yaşanmasında etkili olmadığını kim söyleyebilir?

Geçen sene İstanbul’da eşim ile birlikte metroda seyahat ederken karşılaştığımız bir hadiseyi  siz ile paylaşmak istiyorum.15-16 yaş aralığında birkaç genç ile ayakta ve yakın mesafe de seyahat ettiğimiz için konuşulanlara kulak misafiri olduk.Gençlerin Suriyeli vatandaşlara kullandıkları nefret ve ırkçı dili beni ve eşimi açıkçası rahatsız etti.Kendi mi tutamayarak genç arkadaşlarıma empati kurmalarını istedim. Dünyanın dört bir yanında sığınmacı olarak yaşayan bu insanlar keyfi ya da  vatan savunmasından değil, kimin kiminle ne için savaştığı belli olmayan bir vahşi savaştan kaçmış olduklarını belirtim.Son olarak siz bu insanların yerinde siz olsaydınız ne yapardınız sorusunu sordum.Verdikleri cevap  kocaman bir sessizlik…

Mülteci ve göçmen karşıtlığı dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de maalesef yüzünü  gösteriyor. Dünyada ve özelikle Avrupa’da mültecilerin sınır dışı edilmesi amacıyla düzenlenen kampanyaların sayısı giderek artıyor. Ne yazik ki Türkiye’de de son zamanlarda yapılan çirkin ve faşist kampanyalarla karşılaşmıyor değiliz.

20 yaşında Katledilen Suriyeli kadının müsebbibi kimdir?

Bu soruya cevaplar bulmak çok zor olmayacaktır.Başta medyanın ve özellikle bazı sözüm ona sanatçı ve siyasetçi müsveddelerinin  benimsediği nefret dili,  bu vahşete destek vermiştir.Sosyal medyada #SuriyelilerEvineDönsün etiketiyle başlatılan ve nefreti körükleyen kampanyaları çok rahat görebiliyoruz. Bu yaşanan utanç verici vahşet son günlerde özellikle kışkırtılan  Suriyeli mülteci düşmanlığının son evresi olduğunu kaygıyla ve acıyla izliyoruz.

Suriyeli bu vatandaşların  suç oranını artırdığına ilişkin gerçeği yansıtmayan bir çok örneklerle karşılaşabiliyoruz.Son zamanlarda yapılan araştırmalarda yaklaşık 3 milyon yakın Suriyelinin yaşadığı Türkiye’de günümüze kadar suça karışanların miktarının 40 binden fazla olmadığı belirtilmiştir.

 Bizler Suriye'de yaşanan iç savaştan dolayı evlerini, yurtlarını aşilelerini terk ederek Türkiye’ye gelmiş olan Suriyelilere neden hepimiz kucak açamıyoruz, MUHACİR durumuna düşen bu kardeşlerimize ENSARLIK neden yapamıyoruz?

Suriye’ye de hala ne yazık ki kan, gözyaşı ve zülüm görmekteyiz. Peygamber Efendimiz (S.A.S) sahabeleri ve dostları da böyle değiller miydi? Çok sevdikleri Mekke’den mallarını mülklerini ve sevdiklerini geride bırakarak çıkmak zorunda kalmadılar mı?  Evet Suriyeli kardeşlerimiz şu an vatanımızda  muhacir olmuşlardır. Muhacir durumuna düşmüş olan kardeşlerimize  Ensar olmak ve ensar ruhunu tüm insanlarımıza   hissettirmek gerekir.

Ey Rabbimiz hiç kimseyi vatansız bırakma...

Rabbim, hicret etmediği hâlde muhacirlerle haşrolunacak kimselerden olmayı nasip etsin!

Hoşgörü ve muhabbetiyle…

(Arapçada ENSAR; "yardım edenler, yardımcılar" demektir. Sıfat olarak, "herkesi seven, herkese yardım eden" anlamına gelir.)

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ferhat Göktaş
Ferhat Göktaş - 7 yıl Önce

çok doğru bişey saygıdeğer hocam sizi tebrik ediyorum hocam