Akıl vermek için değil; toplumsal acının tam ortasında belirlenen ve gittikçe kangren olan hastalığın tarafıma bulaşma riskinin yükselmesi ile karşı karşıya kaldığımdan dolayı fikri beyanlarımı açıklıyorum.
Asıl konuya geçmeden önce, önem verdiğim bir hususu belirtmek isterim. Akil İnsanlara “Akıl vermek” gibi bir pozisyonda olmadığımı ve pozisyon için siper kazma niyeti beslemediğimi açık bir şekilde söyleyeyim.
Bu vesile ile söyleyeceklerim ile yazacaklarımın çerçevesini ve sınırlarını bilerek ifade edeceğimi; hatların çiziminde, bu bölgede yaşamını sürdüren ve belli nüanslarda ağır bedeller veren toplumun bir bireyi olarak “söz dile getirme” ve öneride bulunma hakkına sahip olduğumu net bir şekilde ifade edeyim.
Yaşadığım toplumun içinde vaziyetin zindeliğine sahip biri olarak; başkalarına yeni ufuklar açmak, eski ve köhnemiş problemlere; yepyeni çözümler sunma zeminini oluşturup sürece dair görüşlerimi kuvvetli bir sorumluluk içinde açıklamak istiyorum.
Bu nedenle ilimize gelecek akil İnsanların;
Kiminle ve kimlerle görüşmeli? Sorusuna yanıt bulmalıyız.
1.Çocuklarını çatışmalarda kaybeden Ailelerinin yakınları ile görüşmeli
2.BDP İlçe, Belde Belediye Başkanları ve Meclis üyeleri ile görüşmeli.
3.Sendika konfederasyon başkanlarından öte; birebir veli ve öğretmenleri muhatap alan Eğitim-Sen ve Eğitim-Birsen yöneticileri ile görüşmelidir.
4.Köy ve ilçelerde doğrudan halk ile iletişimde olan kaymakamlar, İl ve İlçe Milli Eğitim teşkilatında görevli yetkililerle görüşülmelidir.
5.Ak parti İl ve ilçe teşkilatlarının yöneticileri ile görüşülmelidir.
6.Yörede tek kişilik kanaat önderi durumunda olan, daha önce basında ve Televizyonlarda pompalanan ve sürekli gündemde olanların dışında; gerçek Seyda ve mellelerle görüşülmelidir.
7.Cismi ve cinsi belli olmayan, sürekli aynı nakaratı tekrar eden, toplum yararına tek bir faaliyeti bulunmayan ama kendisini bulunmaz Hint kumaşı zanneden STK temsilcilerin dışında; toplum ve halk ile bütünleşen, Düşünce üreten ve ilkesel olarak çözüm sürecinin muhataplarından olan Sivil Toplum Örgütlerinin çoğul yöneticileri ile görüşülmelidir.
8.Ağa ve Aşiret lideri olarak lanse edilen ama daha çok ihale ağaları olarak bilinen; Aşiretinin kuvvetini kullanarak güç gösterisinde bulunan, şiddetle ismi anılan liderlerden çok; Tüm etnik unsurların ve her toplumsal yapının güvenini kazanan, demokrasi ve insan haklarını özümsemiş Aşiret ağalarının söyleyecekleri önemsenmelidir.
9.Özellikle ilçe ve beldelerdeki Köy muhtarlarının görüşleri alınmalıdır.
10.İl ve İlçe Ziraat Oda Başkanlarının görüşlerine başvurulmalıdır
Peki, bu muhataplarla ne konuşulmalıdır? Çekilme esnasında oluşacak olası kışkırtma (provokasyon) ve çatışmalardan nasıl kurtulmalı, hangi yol izlenmeli.
1.Silahların susması ve şiddettin kesilmesinden sonra çözüm sürecinin muhataplarından olan Ak Parti ve PKK ‘nın karşılıklı olarak hangi adımları atmalılar?
2. Helalleşmenin ana çerçevesi nasıl olmalıdır, nasıl çizilmeli, kim kiminle nasıl helalleşmelidir. Yoksa Hakkımı helal ettim. Deee! haydi git mi? Olacak.
3.Dağa çıkmayı önleyecek asıl problem veya sorunların tespiti, çözümü ve de yapılması gerekenler nelerdir? Sorusuna yanıt bulunmalıdır.
4.Yerel yönetimlerinin güçlendirilmesi için neler yapılmalıdır.
5.Yörede yapılması gereken ekonomik yapılanma, yatırım ve istihdam alanları ve bunların çeşitliliği nasıl olmalıdır. Sorusuna cevap aranmalıdır.
Akil İnsanların Misyonu:
Elbette bu insanlar, başkalarının ana fikrini, görüş ve düşüncelerini birebir ve zorla değiştiremez. Yöre halkın moral ve motivasyonun yükselmesi için iyi niyetli konuşmalar yapılabilir. Yalnız tümden onlar konuşacak ve bizler dinleyeceksek; bu iş, dönme dolaba benzer ve sürecin de bayatlılığı anlamına gelir. Zaten bizler 30 yıldır bu dinleme modun da çalışıp duruyoruz. Biz dinledik, bazıları hep konuştu, hep akıl vermeye kalktılar. Lakin kimse bizi dinlemedi. Bu sosyal modu terk etmeliyiz ki süreç doğru - dürüst işlesin ve ilerlesin.
O halde süreç nasıl ilerleyebilir?
Kanaatimce PKK lideri Abdullah Öcalan, sürecin rotasını çizmiş ve kafasındaki planı çoktan bitirmiş gibi gözükyor. Çünkü her beklenmedik problemlere karşı ivedilikle çözüm mektupları göndermekte, sürecin kesintiye uğramaması için müdahil olmakta ve önceden sınırları çizmiş olduğu çözüm rotasında kararlıkta ilerlediğini gözlemliyoruz. Bu çok önemli bir tavır sergileme durumudur. İnsanların zihninde şiddeti, silahı ve çatışmayı silmek, sildirmek kuşkusuz önemlidir
Elini taşın altına koyanlar desteklenmelidir.
Toptan şiddet uygarlığı, vicdanları ümmileştiriyor, mazlum ve ezilen sosyal katmanlar daha fazla radikalleşerek cellâdına âşık olan kesimlerin zalimlik potansiyelini açığa çıkarmaktadır.
Peki, bütün bu şiddet kimi besliyor. Elbette örgütü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üst kimlik olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını önermekte, devlet hata yapar ve özür dilemesini bilmeliyiz dendiğinde ve süreci başlattığında; yüreklere kovalarla su serpilmiş, nerdeyse PKK’nın sebeb-i vücudu ortadan kalkmış gibi oldu.
Bu nedenle başta Sayın Başbakana, Bakanlarına, Milletvekillerine ve Akil insanlara ön koşulsuz destek sağlanmalı ve onları yalnız bırakmamalıyız.
***
Eylemsizlik kararının alınması ile başlanan süreçte; silahların bırakılması ve silahsız çekilme, ülke sınırları dışına çıkma aşamalarından sonra terör ve şiddete bulaşmamışları; ivedilikle toplumsal leğende rehabilite edilmeli, normal hayata katılma süreci başlatılmalı ve toplumsal adaptasyon süzgecinden geçirilmelidir.
Bu sebep ile
1.Çocukları dağda ölenlerin yakınları, şiddet, terör ve fiili eylemelere bulaşmamış fertleri, toplumsal argümanlardan soyutlama reflekslerinden uzaklaştırılarak; sosyalleşme ortamına dâhil edilmeli, imkânlar verilmeli ve ömür boyu suçlama eleklerine tabi tutmamalıyız.
2.Köy, Belde, İlçe ve İl adları asıl isimlerine döndürülmeli.
3.Siyasetten cezaevine konulan tutuklu ve hükümlülerin davaları ivedilikle bitirilmeli, verilecek kararlar barış sürecine katkı sunacak biçimde olmalıdır.
3.Bölgede demokrasi isteyen grupların önü açılmalı ve demokratik zeminde siyaset yapmak isteyenler desteklenmelidir.
4.Yasa ve yönetmenlikler, insan hak ve hukukunu gözetecek şekilde yeniden düzenlenmeli veya yeniden çıkarılmalıdır.
5. Anadilin yaşatılması ve öğrenilmesinin önünde duran tüm eğitimsel engeller, belli bir takvimin içinde ve zamana yayarak kaldırılmalıdır.
Bu minvalde ilimize gelecek akil insanlara; bir hüsnü vaziyet sergileyip sunmuşsak ve ufuk geliştirmelerine katkıda bulunmuşsak; ne mutlu bize.
Selam ve kelamların en güzeli ile kalınız,
Vesselam herkese…