Çözüm Sürecinin tartışıldığı bu ayki toplantıda Ortadoğu Halklarının Birliğini Koruma, Kalkındırma, Strateji ve Araştırmalar Merkezi { OHAK-DER } Başkanı M. Burhan Hedbi, tarihi ve günümüzü karşılaştırarak şöyle bir analizde bulundu:
“Sadece tarihimizi bilmek yeterli olmayacaktır bunun yanında tarihi olaylardan ders ve netice çıkardığımızda istikbalimiz o denli sağlam temeller üzerinde inşa edilecektir.
Şimdi bize çözümün nerde ve nasıl olabileceğini hatırlatacak iki tarihi anekdotu sizlerle paylaşmak isterim:
İlki nerden nereye dedirtecek bir hatıra şöyle ki Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı1920) Dr. Rıza Nur şöyle demektedir; "...Sıhhiye vekili iken, iskânın da o vakit bu vekâlete ait olmasından istifade ederek Ziya GÖKALP'a Kürtler'i tetkik ettirdim. Maksadım, bu gibi malumatı toplayıp vaziyeti ilmî, iktisadî bir surette öğrendikten sonra, Kürtler'e Türk olduklarını anlatmak için teşkilat yapıp faaliyete geçecektim. Bugün Kürt denilen bu adamların çoğunun Türk olduğunu çoktan bilirim. Yalnız onlara bunu bildirmek, öğretmek lazımdı. Hadi Mısır'da; Cezayir'de yüz binlerce Türk'ü kaybetmişiz, Araplaşmışlar. Fakat Kürdistan henüz elimizden de çıkmamıştır ve anayurtta Türkler'i Kürtleşmeye bırakmışız."
İkincisi de sorunumuzu bizden başka kimsenin çözemeyeceği gerçeğidir;
Rivayet edildiğine göre 1975 tarihinde Güney Kürdistan’da Melle Mistefa Barzani önderliğindeki Özgürlük Hareketinin yenilgisinden sonra 1976 da hareketi tekrar toparlamaya çalışan kadro, Kürdistan davasını BM'ye taşıyacak; Arap devletleriyle doğrudan ilişkisi olmayan ve aynı zamanda BM üyesi olan bir devlet arayışına girerler. Dünya haritası üzerinden baktıklarında İzlanda’yı bu konu için uygun görürler. Bu devletin yetkilileriyle görüşürler. Bu görüşmede; Kürdistan davasını BM'ye taşıma teklifinde bulunurlar. Sonuçta kendilerince bu devletin Arap devletleriyle doğrudan bir ilişkisinin olmadığını tespit ederler. Adı geçen devletin yetkilileri; "Kürdistan davasını tanıdıklarını ve haklı bir dava olduğunu bildiklerini, kendilerinin Arap devletleriyle doğrudan bir ilişkilerinin olmadığını doğrularlar. Fakat temel ekonomik kaynaklarının balıkçılık olduğunu, kendilerinin çevredeki İskandinav ülkeleriyle ilişkilerinin olduğunu temel geçim- ekonomik kaynakları olan balığın bu ülkelere satıldığını ve İskandinav ülkelerinin de Arap devletleriyle işbirliği içinde olduğunu beyan ederler. Bu bağlamda Arap ülkeleriyle ilişkide olan İskandinav ülkelerinin Arap ülkelerinin baskılarına dayanamayacağını ve bu sebepten ötürü ekonomik ilişkilerimizin sekteye uğrayabileceği nedeniyle haklı buldukları Kürdistan davasını BM'ye taşıyamayacaklarını" söylerler.
Tarihini bilmek yetmez, tarihinden ders çıkarmak ve bu bağlamda istikbalini inşa etmek gerekir… Düşünün! Şayet Yavuz Sultan Selim (1514) Çaldıran'da galip gelmeseydi, Şah İsmail bölgede hâkim olacak, belki de Osmanlılar'ın yerine İran-Şah İsmail Anadolu'ya yerleşecekti… Tarih 2015’i gösterdiğinde tarihin seyrini değiştirecek olan yine Kürd Türk ittifakı olacaktır.
Günümüze gelirsek; çözüm-Barış sürecinin akamete uğramaması ve yaşanmış acılarımıza yenilerinin eklenmemesi için aydın, yazar, din âlimi ve en önemlisi de vicdan sahibi insan kimliğimin bana yüklediği sorumluluk bilinciyle tüm taraf ve sorumlulara çağrıda bulunuyorum: Sorumluluklarınızı yerine getirin! Artık halk olarak insanımızın kaybına tahammül edebilecek limitimizin sonuna gelinmiştir. Çaldıran’da, Çanakkale’de ve Kıbrıs’ta omuz omuza savaşanların torunları artık birbirini öldürmesin! Kaybedilmiş canlara yeni canların eklenmemesi için çözüm/barış sürecinde tüm taraf ve sorumluların sorumluluklarını acil bir şekilde yerine getirmeleri gerektiğine inanıyor ve yükümlülüklerin tez elden yerine getirilmesini diliyorum. Taraf ve sorumluların, pusuda bekleyen provokatörlere dikkat etmelerini, özellikle de halkımızın sanal ortamda yazılan haberlere kanmamalarını, bu konuda dikkat etmelerini, araştırmalarını ve fevri davranmamalarını diliyorum.
İşte bu yüzden de bu konuda siyasi anlayışına bakılmaksızın samimiyet ile çaba gösteren her kese ve kesime arka çıkmakla beraber, kim ne yaptıdan ziyade biz ne yapıyoruz ve neler yapmalıyızı sorgulamalı ve tartışmalıyız diye düşünüyorum.”
Toplantıda Çev-Gön Başkanı Menduh Çakar, (TUKODER) Mardin Tüketici Koruma Derneği Başkanı Musa Öztürk, Mahsum Erdoğan, Sosyolog Hamit Ölçer, Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Gençlik Kolları Başkanı Onur Duva, Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Üyesi Ozan Kanat ve sonradan toplantıya katılan Mehmet Emin Değer birer konuşma yaptılar. Toplantının ikinci kısmına katılan Mardin Ak Parti Milletvekili Abdurrahim Akdağ da bir konuşma yaptı.
Ardından Aile fotoğrafı çekildi...
Güncelleme Tarihi: 07 Aralık 2014, 15:34