BEYAZ GİYEN ADAMLAR

Siyah giyen adamlar isimli filmi hatırlarsınız. İki ana karakter.(Tommy Lee Jones, Will Smith) Dünyaya saldıran uzaylılarla kahramanca mücadele eden, sürekli siyah elbise giyen iki bilim kurgu kahramanı.

BEYAZ GİYEN ADAMLAR

            Giyim tartışmalarının artık banalleştiği ve rağbet görmediği çağımızda, insanların fikirlerini kabul ettirmek için giyim-kuşam-meslek zincirlerini öne çıkarmaları sona ermeyecek anlaşılan. Toplumumuz kiminin eteğine, kiminin çarşafına sürekli çalışa durdu. Ve bunu sık sık yapan bizim akıllı adamlarımız da oldu. Beyaz yakalı mühendis, kravatlı doktor, mavi gömlekli bankacı vs.

            Ziraat-Tarım mesleği dünya tarihinin en eski mesleklerindendir, diyebiliriz. Ki öyle olmalı çünkü: insan beslenmesinin ana öğesi tarımsal gıdalardır ve insanlar tarih boyunca beslenmiştir. Üreticiler tarih boyunca üretim yapmak, daha fazla üretim yapmak için, sürekli yeni teknikleri denemiş, zamanla bu teknikler üretim deneyimleri olarak karşımıza çıkmıştır. Akıllı bazı adamlar (bilim adamları) bu deneyimleri bir bilim haline getirme çabasına girmiş ve hatta zamanla bir bilim mühendisliğine dönüştürmüşlerdir. Bunun adına da bugün hala kullandığımız Ziraat Mühendisliği bilimi demişlerdir.

           Bu akıllı adamlarının ne renk elbise giydiğini sorgulamadık , bilmiyoruz , gerekte görmedik. Türkiye de 1950'lerden sonra başladığını hissettiğimiz tarım devrimi - ki traktörle başladı, karasabanın yavaş yavaş sonunu getirdiği ülke tarımında geniş alanlara yayılan tarla tarımı, yanında teknik desteğe ihtiyaç duydu. Bu da zamanla ziraat mühendisliğini uzun yıllar popüler bir bilim haline getirdi. Öyle ki uzun yıllar yeterli mühendis barındırmayan ülke çoğunlukla yabancı uyruklu bilim adamlarının çalışma ve araştırma mekânı oldu. Zamanla peş peşe ziraat fakültelerinin açıldığı bir dönem başladı öyle ki hala yeterli değildi. Çünkü Türkiye'nin tarım potansiyeli çok büyüktü. Daha çok fakülte gerektiriyordu. Bir dönem geldi kantarın topuzu kaçtı Ziraat Mühendisi arzı talebi geçti. Ziraat Mühendisi yetiştiren ülke bu mühendislerin istihdam edileceği, modern üretim tekniklerini üretemediği için yine bir kısır döngü başladı. Kutsal bir meslek olan tarım ve tarıma katkı sunmak isteyen bilim adamları uzun süre ilgiden mahrum bırakıldı. Popüler mesleklere yönlendirilen gençler için Ziraat Mühendisliği zorunlu askerlikle eş değer hale getirildi.

         Kanunlar yapıldı, yönetmelik ve genelgeler değişti. Beyaz giyen adamların mesleğine özgü kimi fayda veren çoğu zarar veren. Sonra bir baktık ki bu mesleğin ilmini okumuş insanlar birer birer masa memuru yapıldı ve onlara beyaz yakalı gömlek giydirildi. Başlangıçta tepki gösterdiler tabi, lakin geçim derdi ağır bastı. Zamanla çoğu pes etti. Ülkenin yakın tarihindeki işsizlik ne boyutaydı, mesleklerin revaç paritesi de cabası.

        Tarım ağır aksak yürüdü. Ziraat mühendisliği mesleği de paralelinde. Sonra 2000'lere doğru dünyanın stratejik güçlerinden olmaya başlayan gıda ve tarım sektörü, tarım ve biliminin tekrar fark edilmesine neden oldu. İki bin'lerden sonra Ziraat Mühendisleri başta olmak üzere tarımcılar yeniden parlak bir döneme girdiler. Çünkü tarımsal üretimin her aşamasında ziraat ve gıda mühendisleri olmalı dendi ve öyle oldu. Ne zaman ki (2009) tekrar yönetmelik, kanun değişimi (birilerinin baskısıyla) başladı, mutlu günler geride kaldı. On bin 'lerce ziraat mühendisi işini kaybetti. Dünyada popüler ülkemizde popüler (olduğu söylenen) tarım ve ana bileşeni olan tarım mühendisliği sıkıntılı bir döneme girdi.  

              Ülkemizde ziraat mühendisliğinin en büyük sorunu aslında imaj sorunudur. ziraat mühendislerinin yaptığı yada yapamadığı, ihmal ettiği yada ihmal ettirildiği bir sürü bileşen onları yedek soyunmaya mahkum etti.

            İktidarların, sağlıklı bir tarım politikasını işler hala getiremediği, tarım ve tarım insanlarının hak etiği değeri ( sırt sıvazlamaktan başka) alamadığı göz önüne alındığında bu meslek doğaldır ki ihmale mahkûm oldu.

            Bu yüzdendir ki arazi varlığının neredeyse dört'e üç'ü tarıma el verişli olan Ülkemizde yeni Ziraat Fakültelerine ihtiyaç yoktur.

            Bu yüzdendir ki topraklarının büyük çoğunluğu tarıma elverişli Mardin’in Ziraat Fakültesine ihtiyacı yoktur.

              Bu yüzdendir ki Sayın REKTÖRÜMÜZ’ÜN '' beyaz yakalı ziraat mühendisi'' yetiştirmesine gerek yoktur.

            Hiç kimsenin hele hele profesör unvanlı kişilerin Ziraat Mühendisliği mesleğini küçümser yaklaşımlar sergilemesinin haklı bir gerekçesi – söylem iyi niyetli dahi olsa- olamaz.

             Sahi ziraat mühendislerinin beyaz yakalı elbise giymesine gerçekten hakkı yok mudur? Ayıp mı kaçar? Yoksa siyah giyenler daha mı muteber.

             Şöyle bir bakıyorum da kan revan içinde poliklinik hizmeti veren doktor görmedik. Harca bulaşmış inşaat mühendisi, boya-alçıya boyanmış mimar, motor yağı içinde yüzen makine, kimya mühendisi göreniniz var mı?

             Aslında vardır. Sektörünün arazi çalışmasına izin verilen her çalışanı, beyaz yakasını kirletmeye mahkûmdur. Kirlilik gerektirmeyen alanlarda beyaz yakalı giyinmekte hakkıdır.

            Kısaca her meslek saygıya hak eder. Hepsi kutsaldır. Ancak bilimin babaları olduklarını kabul ettiğimiz insanların mesleğimizi, fikir ayrılıkları yüzünden küçümsemelerini çok fazla bilimsel bulamıyoruz.

            Siyah giyen adamlar filminin modası geçti. Çok daha iyi bilim kurgu filmleri var vizyonda.

Beyaz yakalı adamların değerini de unutturmayacak ilahi olgu var malumunuz…

                                                                               Mehmet Ali Dündar

Güncelleme Tarihi: 19 Haziran 2012, 00:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER