Vicdan Muhasebesi

Yazıma başlamadan önce şu sözü kullanmadan edemicem.
Aynı evrende olmamalıdır cellatlar ve çocuklar,Ya ölmeli cellatlar ya hiç doğmamalı çocuklar.
Yine bir katliam,bir cinayet ,bir sömürü ve bir ölüm makinası !
Soma’da yaşananlar hepimizi Türkiye halkını hatta tüm dünya halkını derinden etkiledi ve korkuttu.
Umutlarımız beklentilerimiz tamamen tükendi.İktidardan muhalefete,toplumsal reaksiyonlardan tutunda,meselelere yaklaşıma dek yaşadıklarımız daha büyük felaketlerin habercisi olduğunu biliyoruz.
17 Ağustos Marmara depreminde on binlerce kişi yaşamlarını yitirdiler.Roboski de uçakla 34 insanımız bombalarla katledildi.Gezi olaylarında bir o kadar insan öldürüldü ve yüzlerce göz altına alınmalar oldu.En son olarak yüzlerce insanımızı Soma’da karanlığın derinliklerinde ne yazık ki kaybetmiş olduk.Anayasa ve yasalar gereği olarak 20 bini aşan ölümler olduğu zaman olağanüstü durum ilan edilir.Ülkenin bütün kaynaklarının,bütün kurumlarının,çalışma birimlerinin buna göre yeniden organize edilmesi gerekmektedir.
Bülent Ecevit’in başbakanlığını yaptığı AnaVatan Partisi(ANAP’lı),Milliyetçi Hareket Partisi(MHP’li) koalisyonu bir anda sayıları aşağı çekip,iç ve dış kamuoyunu yanıltmayı başardı ve beklenen kararı da aldırmadı.
Öte yandan da evlerine giremeyen insanlarımız,evlerine gitmeye korkan halklarımız parklarda kalıyor,birbirlerine gözyaşlarına yardımcı oluyorlardı.Belki de ilk defa farklı siyasi görüşlere,düşünsel kamplara ayrılmış insanlarımız yüz yüze geliyorlardı.Birbirlerini anlama,dayanışma ve yakınlaşma oluşmuştu.Nihayetinde bu deprem bölgelerinde de gezi olaylarında da ve de roboski de de şimdilerde anlaşılmaya başlanmıştır.Milliyetçi hezeyan yerine herkes vicdanlarına bırakmış;Özellikle Kürtlere yapılan düşmanlıklar,yabancılara karşıtlık dışlayıcı yaklaşımlar bu kez birbirlerini daha iyi anlamalarına,kavramaya ve dayanışmaya yönelmiştir.
Tabi ki de bu devletin bazı kesimlerinde bu zihniyeti kabullenemediler ve bozmak için tekrardan devreye girmeye çalıştılar.Sokaklar da,parklar da bahçelerdeki insanları ayırmaya çalıştılar.Basın yollarıyla bilindik mekanizmalarını devreye koydular,gelişmelerin üstünü perdelediler.
Marmara’nın hesabını,Roboski’nin hesabını,Gezi olayların hesabını soranlar oldu mu?Bunca olayların üzerine değişen bir devlet ve hükümet yönetimi,farklılaşan bir toplumsal anlayışlar ve zihniyetler oluştu mu?
Aksine bu olaylar tam tersi oluşmaya başlandı.İnşaat sektöründe kurumsallaşmalar başlandı.Özellikle Rant,politik hiyerarşiler ve toplumsal dizaynları bu yapılar üzerinden geliştirdiler.
Türkiye’de artık algıyı oluşturma adıyla bir post modern anlayış ortaya çıkarıldı.Toplumu,siyaset ve ekonomiyi de bununla birlikte yönlendiriyorlar artık.
Bu yönlendirmelerin arasında Soma’da da sahnede ortaya çıktı.Yaşamını yitirenlerin sayısı sanırım gerçek dışı kalmıştır.Bir işçinin çizmelerini çıkarma hikayesi de milletin ve toplumumuzun ağzına sakız oldu.O çizmenin çıkarma hikayesi Kürtlere yapılan baskıların bilinç altına yerleştirilmesidir.
İlk günde Başbakan,Cumhurbaşkanı,Bakanlar,şirket yönetimi ortada yoktular.Soma’ya girişler yasaklanıyor.Yandaş medya ve kamuoyu eliyle algı üretimine geçildi.Özellikle muhalif olabilecek,farklı sesleri dile getirecek medya,yansız medya,sivil toplum örgütlerin,sendikacılar ve yardıma giden halkı engellediler.
Neden engellendiler?
Yaşanan birtakım reaksiyonlar da ve yanlışlıklar da ,oluşan tepkiler halkın gazını alma yönünde kullanıldı.
Evet her zaman söylüyorum.Dünyanın neresine giderseniz gidin en kötü siyasiler den biri de muhalefettir.CHP önceden mecliste verdiği önergeye sığınmakla kaldı.Yaşanan onca felakete çare aramak yerine,o insanlık tarihinin yüz karası olan soma olayından etkilenen ailelere sağlıklı diyaloglar geliştirmek ve onlarla sürekli arz edecek bir ilişki kurmak yerine sürekli medyanın karşısında demeçler vermeye,AKP yi eleştirmekle süreci geçiştirdiler.
 Marmara,Soma,Roboski,Gezi parkı ve Gazi olayları,1 Mayıs olayları,Kadın Cinayetleri her gün yaşandı ve yaşatılıyor.Türkiye Cumhuriyeti Devletinde.Bu ülkede insanlar evlerine ekmek götüremiyorlar,İntiharlar en üst seviyede,kadın cinayetleri,çocuk ölümleri,çocuk tecavüzleri,birbirinin dilini,malını,canını gasp ediliyor.Gerçekten de bu ülkede ciddi anlamda bir savaş yaşanmaktadır.Bunların farkına varacak bir toplum olmalıyız artık.
Sözümü şu cümleyle bitirmek istiyorum.
Aynı evrende olmamalıdır cellatlar ve çocuklar,Ya ölmeli cellatlar ya hiç doğmamalı çocuklar.

YORUM EKLE