Ülkemin İstanbul Taksiminde kendilerini “LGBTİ” olarak tanıtan bir gurup “Onur Yürüyüşü” adını verdikleri bir yürüyüş için toplanmışlar. Yürüyüşe başlamadan Müslüman Devletimiz onları zor kullanılarak dağıtmış, yürüttürmemiştir.
Tabi kutsallara karşı hakaret içerin pankartlarına onay vermek mümkün değil ama
Kimilerine göre dağıtılmaları daha da sertçe olmalıydı, az bile olmuş hata “hepsinin kelesi vurulması” gerektiği yönünde korkunç ifadeler bile var.
Daha da ötesi yürüyüşe BDP ve CHP’den kimi vekillerin destek vermeleri, Siyasi ihtiras sebebiyle gözlerine kin ve nefret bürümüş, hiçbir şeyi göremez olmuş kimi dini bütün kardeşlerim, bu yazımdan sonra beni kardeşlikten de atabilirler.
Bu yürüyüş dolayısıyla iki parti seçmelerinin imamını sorgulanmaya başlamış; hata maalesef “Allah bilir ya belki hala Müslüman olduğunuzu söylüyorsunuz” deme noktasına kadar getirmişlerdir.
Evet, Müslümanım
Orucum bozulmasın diye kelimelerimi özenle seçiyorum yoksa siz Ramazana dua edin.
Düne kadar seçimlerde oy kullanmayı küfür sayanlar bugün Akparti’ye oy vermemeyi başka partiye oy vermeyi bırak neredeyse oy kullanmamayı küfür sayma noktasına gelmişlerdir.
O partilerden birine oy verdiğim için İmanımı sorgulayanlar! Sizin Partiniz bütün şehirlerde Kerxaneler açarken, Resmi ve milli kumar oynatırken, faizi, içkiyi tekelinde tutarken, sen Müslüman kalabiliyorsun da, ilk kez oy verdiğim, bundan sonra hep vereceğim bir partinin vekilleri hayvan hakları babında o KUNDELERIN haklarına destek verdiler diye neden beni Müslüman olmaktan çıkarıyor imanımızı sorguluyorsunuz?
Taksim ne zamandan beri İslam ve Müslümanların kalesi olmuştur da haberimiz mi yok.
Evet, ahlak anlayışımıza göre, o insanlarda şeref, namus ve kutsal değerler adına hiçbir şey olmayabilir. Bu bize onların kelelerini vurma hakkını vermez.
Bir canlı hakkı olan, hakkının kendisine teslim edilmediğini beyan ederek yürümek istiyorsa ona destek verilir. Neci oldukları, ne taraftan kime verdikleri, dini ve alış-verişi beni ilgilendirmez. Mazlumluğu beni ilgilendirir. İmanım beni mazluma karşı sorumlu kılar.
Zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederim. Zira Allah’ın “Zalimler dışında hiç kimseyle düşmanlığı yoktur.” Hatta LGBT’ lilere de bir düşmanlığı yoktur. Lut Kavmi sapık olduğu için değil zalim oldukları için, yaşam tarzlarını herkese dayattıkları için helak oldular. Taksimdeki Qundeler yaşam tarzlarını hanginize, kime dayatmışlar ki helakımıza sebep olsunlar.
Bilakis belki isyanları, “Hem yapıyorsunuz hem yok sayıyorsunuz’adır.” Her fahişeyi taşlayanın üzerinde fahişenin kokusu vardır…
Aslında mesele birkaç Qundenin yürümek isteme meselesi değildir. Mesele onların üzerinden HDP’ye yeni oy vermiş seçmene saldırmak ve onları tekrar Ak Pak bir Partinin İman dairesine almaktır.
Türkiye’nin %99’u Müslüman nakaratları artık kabak tadı verdi. %99’u bırakın ben %1’e razıyım. Hata en sağlam %1’leri bile Bülent ERSOY Han fendinin sahip olduğu imana sahip değildirler.
Şunu da iyicene öğrenin artık, eğer siz yaşam tarzınızı o sapıklara zorla dayatırsanız Allah sapıkları değil, sizleri helak eder. Hz. Lut ve Kavminin kıssasında çıkarılacak en doğru ders “yaşam tarzı dayatmasının” zulüm ve helak’a sebep olduğu gerçeğidir.
Zalimlerden olmaktan Allah’a sığınırım.
Selametle
tebrik ediyorum sayin hocam.dindar kesim özgürlüğü sadece kendisi için istiyor sira başkasina geldiğinde ahlak,değerler,mukaddesat,örf gibi kavramlara siğinip onu ortadan kaldirmaya çalişiyor.