Hangi ırktan, hangi dilden, hangi cinsten olursanız olun, dünyanın neresinde ya da hangi ülkesinde yaşadığınıza bakılmaksızın birazdan belirteceğim bütün hastalıkların, sizlerin coğrafyasında yaşanıldığı veyahut yaşanılmadığına bakılarak nasıl bir toplumun içerisinde yaşadığınızı kendiniz karar verebilirsiniz.
Sizlerin de merak ettiği bu hasta düşünceleri şöyle sıralayabiliriz.
Öncelikli olarak;
“Irkçılık!” ; Bir grup insanın ya da bir halkın diğer bir halk yahut başka insanlardan farklı olmakla kalınmayıp, aynı zamanda diğer insanlardan entelektüel, fiziksel veya ahlaki yönden daha iyi, daha yüksek derecede, daha güçlü ya da daha yaratıcı olduğunu, bu üstünlüklerinin kendi atalarından miras alınmış olan biyolojik farklılıklarından kaynaklandığını savunmakta olan kişilerdir.
“Ayrımcılık!” ; Eşit derecede ve eşit boyutta yahut eşit mesafedeki niteliklere sahip olan iki kişi arasında birinin diğer başka birine, özelliklerinin üstün gelindiği için değil, fikir bağlarının, yakınlık derecesi bağlarının olduğu için ya da menfaatleri gereği tercih edilme hastalığı diyebiliriz.
“Yalakalık!” ; Kendi çıkarları için, horlanmayı bile göze alarak kendi kişiliklerinden ödün vermenin en büyük hastalığıdır.
“Çıkarcılık!” : Türkiye Cumhuriyeti Devletin de fazlasıyla var olan bir hastalık türü.Belli bir amaç uğruna başka insanlarla sadece kendi menfaatlerinin doğrultusunda hareket etmekle birlikte, bir kişiye, yada bir gruba hatta bir partiye yanaşılıp yaklaşılan. ‘İnsanları harekete geçirmek için iki maniveladan biri olan”, ‘Çıkarcılık!’ Fransız Devrimi’nin Generali, Fransa Cumhuriyeti’nin ilk başkanı ve Fransa imparatoru ve İtalya Kralı olan Napolyon’un güzel sözünün de tam da buna açıklık getirdiği büyük bir gerçekliktir.
“Sahtekarlık!” ; Türkiye Cumhuriyeti Ülkesinde yine ve yeniden kendinden söz ettiren hastalıklardan biri diyebiliriz. Bir şeylerin aslına uygun şekilde yapılıp aslı diye de yutturmak, başka kişileri aldatarak kendi çıkarları doğrultusunda, kendilerine fayda sağlama hastalıklarından biridir.
“İş Takipçilik!” ; Günümüzde olmazsa olmazlarından bir hastalıktır. Başkalarının işlerini halletmek için, kuralların, yasaların, doğrulukları yanlışlarını hiçbir şekilde tanımadan araştırmadan, bu amaca ulaşmada ki bütün yolları kendisinde mubah bilme, uyulmadığı takdirde de uydurma hastalığının olmazsa olmazlarındandır.
Türkiye de en sevilmeyen hastalıklardan biri olup, neredeyse insanoğlunun çoğunda bulunulan büyük bir hastalık olan;
“Dalkavukluk!” ; Kendisini bir şeylerden yaranmak için, kendisinden üstün olan insanlara karşı yapmacık bir hayranlık ve ciddi bir şekilde abartılmış sevgi ve saygı göstergeleri, bazı insanların önlerinde eğilmekten asla gocunmayan ve de özellikle Türk siyasetinde bu hastalık türüne yakalanmış insancıkları görmek fazlasıyla mümkün olmaktadır.
Tabi öyle hastalıklar da vardır ki o hastalıklar almış başını gidiyor. O hastalıklardan biri de şudur;
“Sorumsuzluk!” ; Getirilen makama verilen görevleri, ne yerinde ne de zamanında yapmasını bilmeyen, verilen işlerin hepsin de üstlenilme acizliği olan, üstelik bunlarda yetmezmiş gibi savsaklanma hastalığının büyük bir parçasıdır.
Tabi sanırım sizlerde bana hak verecek olursunuz. Türkiye’nin, Amerika Birleşik Devletlerinin ve bazı ülkelerde sık sık rastlanılan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletin de özellikle 80’li ve 90’li yıllarda çokça rastlanılan en büyük hastalıklardan olan;
“Ölü Sevicilik!” ; Savaşları çıkarmaktan, insanları çocukları katletmeden duramayan, can almaktan, kan akıtmaktan asla bıkmayan, aldıkları canlarla da bir anlamda nekrofili hastalığına yakalanmış yaratıklardır. (Nekrofili insanlar: ölü insanlara karşı ilgi duymaktadırlar.)
Yukarıda saydığımız bütün hastalıkların nasıl bir ülkeye sahip olunduğunuzu, nasıl bir ülkede yaşadığınızı rahatlıkla görülebilmektedir.
Tabi bu hastalıklardan başka hastalık çeşitleri de fazlasıyla yer almaktadır.
Kronik hale gelmiş olan hastalıklar kategorisinde görülmekte olan ve de patolojiye gerçekten de hemen gönderilmesi gereken hastalıkları da şöyle sıralayabiliriz. Hortumculuk, Hırsızlık, Rüşvetçilik, Mafyacılık, Rantçılık vb.
Evet arkadaşlar!
Bu kadar hastalıkların yoğun olarak yaşandığı bir ülkenin, bir toplumun gelişmesinden, ileriye doğru gitmesinden, diğer ülkelere karşı bir yerlere gelmesinden, ekonominin sağlam olmasından, üniversite mezunlarının işe gireceklerinden, eğitim seviyesinin yükseleceğinden, çocuk katillerinin yakalanacaklarından, insanların artık öldürülmeyeceklerinden medet umanların ne denli gerçeklerden uzak olduklarını bilmem belirtmeye gerek var mıdır?
Sizlere söylüyorum yine yazıyor ve yine söylüyorum!
Aklınıza koyun!
Bu hastalıklara her ne kadar isimler konulmuşsa da herhangi bir teşhisleri konulmuş gibi algılanmalar olmasın.
Tabi sizler de bu hastalıkların tedavilerini merak ediyorsunuz. Sizlere söyleyeyim o zaman…
İnsanlık tarihleri boyunca ne bilimsel ne felsefi ne tekniksel ne de teknolojik olarak bu hastalıkların tedavilerine çözüm bulamadılar. Bu gidişle de asla bulunmayacak gibi gözükmektedir.
“Mehmet KIZILKAYA”