Arap Baharında yanan ateşe İsrail de benzin dökmeye devam ediyor. İsrail’in Ortadoğu’da izlediği politika Esad’ı ayakta tutmaya çalışmaktır. Arap Devletlerinin kan kaybetmesini sağlamak, Arap Devletleri iç işleriyle uğraşsın ki İsrail’e ilgili politikalar geliştirilmesin. İsrail Mısır’da, Ürdün’de, Suriye’de sürekli kaotik bir atmosferin yaratılması için çeşitli siyasi manevralar geliştiriyor. Esad’ın İsrail’i kışkırtması muhaliflere destek veren Türkiye, Mısır ve Ürdün gibi ülkelere zarar verme amaçlıdır.Çünkü Esad bunu yapmakla, iktidarının ömrünü uzatmaya hatta kalıcılaştırmaya çalışıyor. Suriye’de karışıklığın devamı elbette İsrail’in çıkarlarına uygundur.
İsrail ve Suriye; Arapların, Türkiye’nin tavrını bertaraf etmek ulusal ve uluslararası arenada oynamadığı rol kalmadı. Tepkilerin cüzi kalması, Arap Liginin bir türlü içindeki birlik ve beraberliği kurup, politika geliştirememesi İsrail ve Suriye’nin ekmeğine yağ sürüp, Suriye’deki rejimin ömrüne ömür katıyor.
Rusya, Suriye’deki ve Akdeniz’deki çıkarları uğruna her defasında BM’de ve diğer platformlarda Esad’ı korumaya devam ediyor. Rusya , Suriye’ye dış aktörlerin karışmasına da karşı.İç mesele deyip geçiştiriyor.Bunu yaparak rejimin ömrünü uzatmaya çalışıyor.
İsrail’in Filistin saldırıları da Esad’ın işine yarıyor. Esad ile İsrail sanki danışıklı dövüş ile gündemi istediği zaman kendi taraflarına çekebiliyorlar. Golan Tepelerinin bombalanması ve İsrail karşılık vermesi bunu tasdikliyor. Suriye’deki dini, etnik ve siyasi yapıdan kaynaklı devrimin çok sancılı geçeceği ve çatışmaların daha da uzayacağı garanti gibi.
İran’ın yaklaşımını, hem mezhepsel açıdan hem de stratejik olarak irdelemek gerekir.Mezhepsel olarak Esad rejiminin Şii nüfusundan dolayı, stratejik olarak güvenlik hattının korunmasıdır.Bahreyn’de halk hareketlerini destekleyen İran Suriye’deki olaylarda rejimi desteklemesi mezhepsel olarak çeliştiğinin kanıtı olsa gerek.Suriye’nin düşmesi İran’ın Basra Körfezindeki stratejik ve ekonomik çıkarlarını baltalayacaktır.Esad’ın ayakta kalması ve kaotik ortamın devam etmesi, İran’ın kendisine yönelik tehditleri bertaraf açısından önemlidir.Bölgenin ısınması, petrol fiyatlarının artmasına petrol ihracatçısı İran’ın ekonomik açıdan güçlenmesine yol açıyor.
ABD ve AB Suriye’deki olayları uzaktan izlemeye devam ediyor. Bu da Türkiye’yi yalnızlığa itiyor. Onların korkusu Baas Rejiminden sonra İslami bir gücün ülkeye hakim olması.Tunus, Libya ve Mısır’da başarıyla gerçekleşen devrimler, ABD ve Batılı ülkelerin desteğiyle Katar ve Suudi Arabistan eksenli devletlerin kışkırtmaları ve desteklemeleri ile Suriye’de mesafeli bir yaklaşım sergilemeleri doğrusu düşündürücüdür. ABD’nin Arap Baharında mesafeli, ihtiyatlı ve düşük performans sergilemesi doğrusu Obama’yı iç ve dış siyasette etkisizleştiriyor. İklime göre atmosfer belirleyen ABD’nin Tunus, Libya ve Mısır’da reaksiyonu, Suriye söz konusu olduğunda doğrusu garipseniyor.
Bölge baştan sona doğru dizayn edilmeye çalışılıyor. Süreç dengeleri alt üst etmeye devam edecek gibi.Bölgesel aktörlerin bu şekillenmede başrollerini iyi oynayamadıkları göz önündedir.Sadece kendi çıkarları için Baas Rejimini koruyan ülkeler, insanlığın utanç tablolarına fırça çalmaya devam ediyorlar.Sonunun ne olacağı tahmin eden Esad’ın sayılı günlerinin hesabını yaptığını söylemek yanlış olmaz.
Esad’ı zor günlerinde yanında olanların, ezilen ve ölen halkın karşısında yer alması hiçbir şekilde izah edilemez. Esad yönetiminin direncini artıran unsurları bertaraf etmek için bir an önce barış sağlanması, ithal demokrasi ve rejim yerine halkın kendi kaderini belirleyeceği bir seçim sürecinin başlatılması gereklidir. Dış ülkelerin kendi politikalarını empoze etmeden olaylara adil yaklaşım sergilemeleri gerekmektedir.
hocam tşk insanliğiin kanayan yarasina işaret ettiğniz için