Hoooop.!Dedik,bukalmıştı ha!Ona da laf cambazlığı ile itibar suikastlığına yeltenmeye başladındeyip;surat asacak veya yapmaya kalkışacak okuyucuları(m)ın serzenişlerine hak vermiyor değilim yani…
Zira memlekette ciddi konuların azadeliği kalmayınca; geyik hasbıhalleri tavan yapıyor hitaplarına kapılmadan ve ciddi meselelere kahve masalarında çözüm bulma gevşekliğine de bürünmeden, futbol meselesinin tat ve tuzundan bahsetme zaruriliğine hemen geçeceğimi söyleyeyim.
Evet, hakikaten uzun zamandır memlekette futbolun/futbol maçlarının/futbol seyircisinin ve belki de futbol analizlerinin eskisi gibi heyecan oluşturmadığını, toplumsal kitlenin stresini aza indirme kabiliyetinden yoksun olduğu, bu arenadaki bir başarı veya başarısızlıkta,ülkenin her tarafında birlikteliğin sembolü olan “beraber gururlanma ve üzülme”modunada; eskisi gibi etki etmediğine hepimiz şahidiz.
Toto,loto, süper loto,iddia oyunları içinde sonuçları önceden belirlenen bir ligin sıradan izleyicileri/izleyicisi olarak; çokta merak ve heyecanla maçları beklemediğimi deklare edeyim. Bu oyunların içinde ilk golün hangi dakikada gelecek şansını, ilk yarım saate kim gol atacak iddiası, ilk yarı kaç kaç bitecek, ilk golü rakip takım mı?Yoksa ev sahibi takım mı? atacak meselesi ve belki de en az merak edilen maçın sonucu….Tüm bu iddialara ve kategorilere para şansının verilecek olması da hepten futbol maçlarına operasyon çekildiğinin kanıtı değil mi? Peki bırakın normal futbol seyircilerinide; bir takımın oyuncusu, yâda takımın komplesi, kulüp yöneticisi, kalecisi, bu oyunlar için iddiaya giriyorsa maçın hali ne olur sizce; gerisini siz hesaplayın…
Bir futbol maçını düşünün ki; hangi dakikada, ilk hangi takımıngolüatacağı belli; ilk yarı kaç kaç biteceğini önceden birileri planlamış ve hesaplamış; maçın skoru az çok belli ve buistikamette sözler alınmış ve yinebir ligi düşünün ki;kümeye hangi takımın düşeceği ile ilgili önceden kulisler düzenlenmiş ve hangi takım kaç puan ile şampiyon olacağı hesapları yapılmışolmasın. Biz seyircilerde stadyumda ve televizyon başında heyecanla maçı seyretme kafkaflığında olalım. İş yerinde, evde, okey masasında bu maçların kritiğine hemhal olalım ha…! Yesinler futbol merakınızı….!
Eğer futbol sihrinin/heyecanın ve kendine özgü maç akışının devamını istiyorsak politikadan, iddia oyunlarında ve fanatiklerden mümkün olduğa kadar uzaklaştırmamız lazım.Yaşça kendinden büyük takım antrenöre diklenen, antrenmanlarda arkadaşına söven, medya ve basında şans oyunlarını oynayan, para için takımı ve antrenörünü satan, sahada takım ruhundan bihaber ve takım tutkusuyla heyecanlananseyirciyi meta olarak gören çuval dolusu futbolcu ile karşı karşıya olduğumuzu ve bu minvalde planlan oyun skorlarının çarkında dönüp durduğumuzu üzülerek ifade edeyim.
İngilizlere ait bu sporun bazı kuralları vardı ve şöyle derlerdi. “Eğer bir oyuncu verilen taktiğe karışırsa futbolun itibarını zedelemiş olurdu.” Antrenörü ile tartışırsa başka bir kulübe satılırdı. Şimdilerde iseoyuncu/oyuncular antrenörlerini göndermekte, birey olarak itibarını, takım itibarına değiştirmez olmuşlardır. Hele şike mike meselelerinin memlekette gözler önüne serilen kanıtlara sahip olmasına rağmen; futbol fanatikleri ve sistem dişlilerinde hoplayan babaları inandırmak;epeyce zor vaka olarak tayin olmuştur. Tüm bunlara futbol fanatikleri inanamayabilir. Lakinideoloji fanatikleri, politik fanatikler ve teolojik fanatiklerinin tehlikeli oldukları gibi;futbol fanatikleri de en az bunlar kadar tehlikelidir.
***
Maç seyrettiğim zaman bir futbolcunpenaltı atışı sırasındataşıdığı endişeyi, aynı şekilde kalecinin de parmak uçlarındaki gerilimi yaşayacak heyecanını,bazen tam topa vuracakken yediği tekmeyle yıkılan forvetin acısını hissedecek, hata yapan oyuncunun “ahvahlarını” duyacak, yedek oyuncularının kulübedeki şaşı hallerineşahit olacak ve bazen de takımı son dakika gölüyle kazanan taraftarın coşkusunakapılacağım maçlara hasretkaldığımıve maç skorlarının önceden düzenbazlık içinde belirlenmediği futbol oyunlarını özlediğimi söylemekte beis görmediğimi ifade edeyim.
Futbol ha..! Tadı yok, tuzu da kalamadı…
Efendim iyi seyirler…