HDP Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ’ın seçim çalışmaları boyunca sarf ettiği en etkili çıkışı, parti grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben kullandığı “Seni Başkan Yaptırmayacağız” çıkışıydı. Bu çıkış, kimi AK Parti seçmenleri dahil , bir çok seçmen tarafından olumlu karşılandı. Bu söyleminden sonra aldığı olumlu reaksiyonun etkisiyle olacak Demirtaş, bu defa “barajı geçersek AK Parti ile kesinlikle koalisyon hükümeti kurmayacağız” dedi. Üstüne üstlük bu söylemini, Ahmet HAKAN’ın sunduğu bir programda, bunun sözünü de vererek daha da netleştirdi.
Sayın Demirtaş bu sözünü, muhtemelen sol seçmenini ikna etmek adına sarf etti, fakat bunu yaparken, özellikle muhafazakar Kürt seçmenlerini olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünememişti. Kürt bölgelerinde Kürtlerin AK Parti ve HDP olarak iki partisi vardı. Nihayetinde bugün Kürtler, Türkiye siyasetine daha umutla bakabiliyorlarsa, bunun en önemli unsurlarından biride AK Partinin başlattığı Kürt Açılımı süreciydi. Kürtlerin bir kısmı bu sebeple halen AK Parti’ye oy vermektedirler.
Ak Parti; Kürtlerin ikincil tercihi olduğu gibi, Türkiye’nin 56 ilinde birinci olan ve ülke genelinde halkın %41’inin de birincil tercihiydi. Bu haliyle Ak Partiyi red etmek, sadece muhafazakar Kürt seçmenini kaybetmek anlamına gelmeyecek, Büyük insanlık projesini de anlamsız hale sokacaktır. Nitekim Türkiye’nin % 41’lik bir seçmenine sırtını çevirmek, aynı zamanda Türkiye’nin yarısına sırtını çevirmek anlamına gelecektir.
HDP nin AK Partiyi dışlayıp, dünden bugüne Kürde sadece hakaret eden ve Kürdü inkar eden bir parti olan MHP’yle koalisyona yeşil ışık yakması, ironik bir durumdur. Kürtler üzerinden tarih boyunca hep asimilasyon ve katliam politikasını uygulayan CHP’ye de yeşil ışık yakması da ironik bir durumdur. Bu tutumunun yanı sıra Kürt bölgelerinde en fazla oy alan ve Türkiye’nin 56 ilinde birinci parti olarak sandıktan çıkan bir partiye sırt çevirmesi de bu ironi zincirinin en ciddi halkasıdır. Bu siyasi anlayışın ülkeyi kaosa sürükleyebileceği açıktır. Bu siyasi anlayış adeta sınırsız bir erken seçim kısır döngüsüne de sebep olabilir. Bu siyasi anlayış en önemlisi ileriki aşamada bir AK Parti-MHP koalisyonuna sebep olabilir. Bu da ülke için erken seçim kısır döngüsünden çok daha vahim bir durumdur. Bu durum hem Kürt açılımını hem de demokratik açılımı dinamitler.
Hepimiz biliyoruz ki Kürt açılımı sürecini başlatan AK Parti’nin kararlı duruşudur, bu süreci Ak Partiyle beraber hassasiyetle sürdürense ÖCALAN’ın kendisidir. Onun ötesinde HDP’nin “Büyük insanlık projesi” de bizzat ÖCALAN’a ait bir projedir. Bu sebeple HDP’nin bu tutumuna ilk tepkiyi de muhtemelen ÖCALAN’ın kendisi verecektir. Çünkü bu projenin asıl gayesi, demokrasinin yerelleştirilerek, tüm halklara özgür bir vatanda, eşit ve kardeşce bir yaşam hakkının sunulmasıdır. Bunun içinde ülkenin bir HDP-MHP-CHP koalisyonuna değil, bir AK Parti-HDP koalisyonuna ihtiyacı vardır.
O yüzden Sayın Demirtaş’a, gerekirse kefaretini de ödeyerek bu yemininden bir an önce dönmelidir. Aksi halde bunun kefaretini tüm ülke olarak hepimiz ödeyeceğiz ve faturası da her zaman ki gibi yine Kürtlere kesilecektir.
Haklisiniz huseyin bey CHP en az MHP kadar bizler icin tehlikelidir