Kadınlara ‘Bulaşıcı Hastalıklar’ Eğitimi Verildi

Artuklu Belediyesi Çiçek Kadın Evi’nin çalışanlarına ve kurslarına katılan kadınlara “Bulaşıcı hastalıklar” üzerine eğitim verildi.

Kadınlara ‘Bulaşıcı Hastalıklar’ Eğitimi Verildi

Artuklu Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Çiçek Kadın Evi çalışanlarına ve atölyelere katılan kadınlara  “Bulaşıcı hastalıklar” üzerine Çiçek Kadın Evi’nde eğitim verildi.  Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Berivan Tunca’nın verdiği eğitime, Artuklu Belediye Eş Başkanı Sevinç Bozan, Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü Arzu Yıldız ile Engelliler Koordinasyon Birimi Sorumlusu Fatma Işıker de katıldı. Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için bilgiler aktaran Tunca, bulaşıcı hastalıkların hava, su, gıda, cinsel ilişki, kan yollarıyla veya vektörler (sivrisinek, yakarca, kene vs) ve hayvanlar aracılığıyla bulaşabileceğini belirtti. Tunca, hava yoluyla bulaşan hastalıkların genellikle kış aylarında görüldüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:

 

“Nezle, grip, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, boğmaca, difteri, verem bunlardan bazılarıdır. Hava yoluyla bulaşan hastalıklardan korunmak için hasta kişilerden uzak durmak, aşısı olanların aşılarını yaptırmak ve ellerimizi sık sık sabun ile yıkamak gerekir. Hasta kişilerin de başka kişilere bulaştırmamaları için hapşurup-aksırırken ağızlarını kapatmaları, ellerini yıkamaları, yerlere tükürmemeleri ve istirahat etmeleri sırasında fazla ziyaretçi almamaları gerekmektedir. Nezle ve grip durumlarında gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak gerekir. Gribin tedavisi için söylenen ‘İlaçla yedi gün, ilaçsız bir hafta’ sözü çok doğrudur. Bu hastalığa yakalanan kişinin bol C vitamini alması, sıvı tüketmesi ve istirahat etmesi gerekmektedir. Gereksiz antibiyotik kullanımı toplumda daha dirençli mikropların üremesine neden olmakta ve sonrasında da bu mikropları tedavi edecek ilaç kalmamasına bağlı olarak ölümlere sebep olmaktadır.”

 

‘Şebeke suyunu analiz ettiriniz’

 

Tunca, su ile bulaşan hastalıkların suyun temiz olmamasından ve insan dışkısıyla kirlenmesinden kaynaklandığını aktararak, “Besin zehirlenmeleri, ishaller, kolera, tifo, hepatit A, barsak parazitleri (kıl kurdu, solucan vs) bu yolla bulaşır. Yine dışarıda beklemiş bozulmuş gıdaların tüketilmesi de benzer tabloyu oluşturabilir. Evimizdeki sebze ve meyveleri durgun değil akan suda yıkamalı, sonrasında 10 dakika sirkeli suda bekletmeliyiz. Et ve et ürünleriyle temas etmeden önce ve temas ettikten sonra mutlaka ellerimizi sabun ile yıkamalıyız. Süresi geçmiş, dışarıda uzun süre kalmış gıdaları tüketmemeliyiz. Ev konservesinden özellikle tepesi bombeli, açıldığında gaz çıkışı olanlardan kaçınmalıyız. Evimizin yanında kuyu varsa suyunun temiz olduğuna emin olmalıyız. Şebeke suları nispeten daha güvenilirdir. Köy/mahalle muhtarının şebeke suyu ile ilgili düzenli analizler yaptırması, takip ettirmesi gerekmektedir. Bazı parazit hastalıkları için çıplak ayakla toprakta ve suda gezinmekten kaçınmalıyız. İshali olan kişinin bol bol sıvı tüketmesi gerekmektedir. Yine gıdaların üzerine konan karasinekler mikrop taşıyıcısıdırlar, bu nedenle karasineklerin ev içinde veya gıdaların olduğu yerlerde bulunmalarının önüne geçmek gerekir” dedi.

 

‘Bazı hastalıklar kan ve vücut sıvılarıyla bulaşabilir’

 

Bazı hastalıkların kan ve vücut sıvılarıyla (cinsel yol dahil) bulaşabileceğini de sözlerine ekleyen Tunca, “Hepatit B, hepatit C, HIV/AIDS bunlar içinde en önemlileridir. Hepatit B hastalığı ülkenin batısında yüzde 3 oranında görülmekte iken doğuda bu oran yüzde 10’lara çıkmaktadır. Berber-kuaföre gidildiğinde jilet, ustura, manikür-pedikür gereçleri, havlu gibi malzemelerin kişiye özel olması gerekmektedir. Toplu sünnet, dövme, piercing, jiletle alın-dil altı kesme gibi kişiden kişiye kan temasına sebebiyet verecek ve hijyen koşulları yeterince sağlanmamış girişimlerde bulaşmalar görülmektedir. Yine diş hekimlerinin hijyenik koşulları sağlayıp sağlamadıkları kontrol edilmelidir. Anneden bebeğe geçiş bu hastalıklar için önemli bir yoldur. Tüm gebelerin hepatit B, hepatit C ve HIV için tetkik edilmeleri gerekmektedir. Çevrenizdeki gebelere bu bilinci aşılamak göreviniz olmalıdır. Hepatit B hastalığı karaciğer sirozu ve kanserinin en önemli sebebidir, dünyada kanser yaptığı bilinen sigaradan sonraki ikinci etkendir. Bu hastalığa karşı aşı ile korunma mümkündür. Bölgemizde hastalığın yoğun olarak görülmesinden kaynaklı olarak aşıya erişim ile ilgili çeşitli çalışmalar yürütülmüş ve aşısı olmayan herkesin aşılanması için adımlar atılmıştır. Bu nedenle halkın hastalık durumunu test ettirmesi ve aşı için aile hekimliklerine başvurması önem arz etmektedir” diye konuştu.

 

“Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cilt lezyonlarıyla gidebildiği gibi kadın ve erkeklerde idrar yollarında enfeksiyon veya genital organlarda enfeksiyon şeklinde karşımıza çıkabilir” diyen Tunca, şöyle devam etti: “Bu nedenle cinsel ilişki sırasında korunma ve tek eşliliğe yönelme çok önemlidir. HSV ve HPV adında iki virüs kadınlarda rahim ağzı kanserinin (serviks kanseri) en önemli sebepleridir. Yine sigara kullanımı da rahim ağzı kanseri görülme sıklığını arttırır. Rahim ağzı kanseri 3 kadından birinde görülen önemli bir kanser türüdür. Cinsel aktif dönemdeki her kadının yılda 1 kez KETEM veya ilgili merkezlere başvurarak SMEAR TESTİ (rahim ağzından sürüntü örneği alınması) yaptırması gerekmektedir.”

 

‘Sağlık yapılanmaları ve yerel yönetimler sorumlu’

 

Tunca, vektörler (sivrisinek, yakarca, kene) ile bulaşan hastalıklar arasında sıtma, şark çıbanı, tatarcık humması, kırım kongo kanamalı ateşi gibi ölümcül hastalıkların bulunduğuna dikkat çekerek, bu vektörlerle mutlaka mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Tunca, sağlık yapılanmaları ve yerel yönetimlerin bu işten sorumlu olduğuna da vurgu yaparak, .”Köylerde, sulama alanlarında durgun su olmaması gerekir, durgun su alanları vektör üremesi için en uygun ortamlardır, buraların kurutulması gerekir. Bölgemizde dönem dönem sulama işçilerinde salgın hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Muhtarların bulundukları bölgelerde vektör mücadelesini kontrol altına almaları ve gerekli mercilerle irtibat halinde olmaları gerekmektedir” dedi.

 

‘Bulaşıcı hastalıklarla en büyük kozumuz aşıdır’

 

“Hayvanlarla bulaşan hastalıkların başında çiğ süt ve süt ürünleriyle bulaşan brusella, farelerden bulaşan leptospira, kedi-köpek-vahşi hayvanlar ile bulaşan kuduz yer alır. Bu hastalıklarla mücadelede özellikle kedi ve köpeklerin aşılarının tam olması gerekmektedir. Hayvan ısırıklarına yaklaşımda aciliyeti ihmal etmemek gerekir, tedavi ve aşılamayı ivedilikle yapmak çok önemlidir. Kuduz hastalığı yüzde 100 ölümcül olup tedavisi yoktur, ama doğru zamanda yapılan aşılama ile hastalık gelişmesinin önüne geçilmektedir. Taze sağılan sütlerin en az 5-7 dakika kaynatılması gerekir, taze peynir tüketiminden kaçınılmalıdır. Fare ile mücadelede ise en önemli alan tarlalar ve sulama alanlarıdır, fare dışkısı ile bulaşmış su ve yiyeceklerin tüketilmemesi gerekir. Depo ve kuyuların düzenli kontrol edilmeleri ve temiz tutulmaları gerekir” diyen Tunca, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede en büyük kozlarının aşı olduğunu ifade etti. Tunca, özellikle kuduz, tetanoz gibi tüm yaş gruplarını ilgilendiren ölümcül hastalıklarda aşının ihmal edilmemesi gerektiğini ve yine çocukluk çağındaki aşı takviminin tüm çocuklara doğru zaman ve dozlarda uygulanmasının sağlanmasının gerekliliğine işaret etti.

 

‘Bölgemizde Hepatit B diğer bölgelere oranla en az 3 kat fazla görülüyor’

 

Tunca, bölgedeki en büyük sorunlardan olan Hepatit B hastalığına karşı aşısı olmayan herkesin aşı olması gerektiği uyarısında bulunarak, “Hepatit B hastalığı sonrası karaciğer nakline gitmiş bir kimsenin topluma maliyeti 400 bin TL’yi bulmakta iken bu hastalığın aşısı ücretsizdir. Bu nedenle bölgemizde diğer bölgelerden en az 3 kat daha fazla görülen bu sinsi, gizli, bulgu vermeden birden kişilerin siroz olarak karşımıza çıkmalarına neden olan bu hastalıkla mücadelede aşılamaya ve bilinçlenmeye özellikle dikkat edilmelidir” diye belirtti.

 

‘Bağışıklık sistemi bizi iç ve dış etkenlere karşı korur’

 

Tunca, insan bağışıklık sisteminin önemine de işaret ederek, şöyle konuştu: “Bağışıklık sistemimiz bizi tüm iç (kanser) ve dış (mikroplar, darbeler) etkenlere karşı koruyan dinamik bir sistemdir. Uyku düzenimizden beslenme alışkanlıklarımıza, ruhsal durumumuza, günlük su tüketimimizden sporsal faaliyetlerimize, çalışma ortamımızdan güneşten yeterince yararlanmaya kadar birçok etken bağışıklık sistemimizi etkiler ve düzenler. Yaşadığımız ortamı güzelleştirmek, geliştirmek ve kendi vücudumuzla ilgilenmek bizim elimizdedir. Toplumsallaşmanın amacı ise bu alışkanlıkları hayat tarzı haline getirmektir. Sağlıklı ve özgür bir yaşam için çevremize duyarlı, yaşam alanlarımız konusunda söz sahibi ve vücudumuza özenli olmalıyız.”

 

Tunca, eğitime katılan kadınların sağlık hakkındaki sorularını yanıtladı.

Güncelleme Tarihi: 19 Ağustos 2016, 17:38

derik47

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER