Jîndar, Kürdistan’da sanatın öncelikle kadın yaşamı, dil asimilasyonu, köy boşaltmalar, faili meçhul cinayetler, ötekinin psikolojisi gibi başlıklar altında yaşanmış ve bugünkü yaşamımızı şekillendiren trajedilerle yüzleşmek olduğuna vurgu yaptı.
Jîndar, “Erebok” oyunu tam bu noktada yukarıda saydığımız bazı başlıklar altında Kürdistan’da ki yaşanmışlıkları eleştiri ve özeleştiriye tabi tutuyor. Jîndar, “Oyunumuz dil-kadın-toplum-savaş-çocuk-faili meçhul ve asimilasyon kavramlarının içinde yer aldığı ve bugüne doğru yolculuk yapan bir el arabası(erebok) görevi görüyor. Oyun 90’lı yıllara dair bilinçaltımıza gizlediğimiz, şu an baktığımızda sanki o yılları hiç yaşamamış gibi olma durumumuza ciddi sorular yöneltiyor. Birçoğumuzun çocukluğunu esir alan bugünkü yaşamımızı şekillendiren o yılları hatırlamaktaki amacımız “neden?” sorusunu daha güçlü bir şekilde hem kendimize hem de tekçi anlayışa yönelterek hakikat arayışında hakikate biraz daha yaklaşmayı sağlamak olduğunu belirtti.
Trajikomik bir anlatımla pazar yerinde başlayan çocuk ve genç kahramanlarımızın yaşamlarıyla şekillenen oyun Teyran Jîndar’ın yazdığı ilk iki perdelik Kürtçe oyunudur. Jîndar, “oyun pazar yerinde birkaç kuruşta olsa maddi olarak kazanç sağlamak için erebokla(el arabası) yük taşıyan çocukların hayatlarının şekillenmesine neden olan etkenler üzerinde yoğunlaşıyor. En sonda kahramanlarımız bir değişime uğruyor ve bu değişimle beraber eleştiri ve özeleştiriye konu olan nedenler sorgulanıyor. Oyunun öyküsü bizlere uzak değil bizzat bu topraklarda yaşanmış ve hala yaşanılan olaylar üzerinedir. 1992 yılında katledilen Mamoste Seydo Aydoğan’ın yaşam öyküsünden esinlenerek oyunda oluşturduğumuz Mamoste karakteri şahsında faili meçhul cinayetlere kurban giden bütün eğitim emekçilerini ve insanlarımızı da saygıyla anıyoruz. Komedi ve trajedinin iç içe olduğu oyunumuzun izlenmesi ve eleştirilmesi bizim için bir ayna görevi görecektir” diyen Jîndar, bu anlamda seyirciyi oyunun önemli bir parçası olarak gördüklerini belirtti.
Oyunu hem yazan hem yöneten hem de oyuncu olarak oyunda yer alan Jîndar, Kürtçe oyun yazmanın zorluklarını yazarak aştığını belirtti. Son yıllarda Kürtçe tiyatroda yaşanan yoğunluğun önemli bulduğunu ama bunun büyük çoğunluğunun çevirilerden olması Kürtçe oyun yazma konusunda daha çok yoğunlaşmamız gerektiğini belirten Jîndar, “Oyunu yazarken isim ve dilin nasıl olması gerektiği konusunda ekip arkadaşlarımla sürekli bir arayış içerisindeydik. Bir nevi oyunla ilgili kamuoyu araştırması yapıyorduk. “Erebok” ismi Kürtçe bir isim değil “araba” kelimesinin Kürtçeleşmiş haliydi. Kızıltepe de ve bölgede el arabalarına “erebok” deniyor. Aslında el arabasının sözlükte Kürtçe karşılığı“Girgirok” olarak geçiyor. Ama biz isim olarak mahalli olanı yani “Erebok” ismini uygun bulduk. Dil konusunda da açıkçası anlaşılır ve sade bir dil kullanmayı tercih ettik. Bunun nedeni Kürtçenin Kurmanci lehçesiyle konuşan şiveleri farklı bütün izleyicilerin oyunu anlamasını sağlamaktır diyen Jîndar bu konuda olumlu ya da olumsuz eleştirileri merakla beklediklerini belirterek, 90’lı karanlık yıllarda Kürdistan’da çocukluğunu inkarcı bir politikanın sonucunda çıkan kirli bir savaşın gölgesinde yaşamak zorunda bırakılan herkesi, kendi korkularıyla yüzleşmek için oyuna davet ettiklerini söyleyen Jîndar, başta adeta yoktan var eden oyuncularına, teknik kadroya ve emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerine son verdi.
11 Mart Çarşamba günü Kızıltepe özgürlük meydanında oyunun metninden esinlenerek Resim öğretmeni Neriman Yaman’ın yaptığı çalışmalardan bir sergininde açılması planlanıyor. Bütün gösterimler Kobanê’nin inşaasına adanacaktır.
Oyunu hazırlanmasında destek sunan kurumlar: Kızıltepe Eğitim Sen Temsilciliği – Kızıltepe Belediyesi – Kızıltepe Belediyesi Mehmet Yalçın Etüt Merkezi
Gösterim tarihleri: 13-14-15 / Mart / 2015 Kızıltepe (Qoser)/Mêrdîn
Güncelleme Tarihi: 11 Mart 2015, 22:25