“Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolda tüm imkânlarımızı seferber edelim“

HÜDA PAR GİK Üyesi Mahmut Kılınç, Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolda bütün imkanların seferber edilmesi gerektiğini vurguladı.

“Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolda tüm imkânlarımızı seferber edelim“
 HÜDA PAR Kızıltepe İlçe Başkanlığı, Cumhuriyet Meydanı'nda halkın katılımıyla "Öfke Cuması Kudüs" dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasını okuyan HÜDA PAR GİK Üyesi Mahmut Kılınç, Siyonist terör rejiminin Kudüs ve Mescid-i Aksa'da yaptığı zulümleri hatırlatarak, Türkiye'nin, terör şebekesini tanımaktan vazgeçip, büyükleçisini göndermesi ve Türkiye büyükelçisinin de geri çağrılması gerektiğini söyledi.

Kılınç, "Korsan İsrail, Filistin toprakları üzerinde kurulduktan sonra sürekli bir yayılma politikası izledi ve 7 Haziran 1968 yılında İslam dünyası tarafından kutsal sayılan Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu Kudüs'ü işgal etti. Aradan geçen 48 yıl boyunca terör çetesi İsrail, Filistin'de, Kudüs'te Müslümanlara her türlü zulmü reva gördü. En son 13 Temmuz Perşembe günü sabah saatlerinde ibadet amacıyla Mescid-i Aksa'ya gelen 2 Filistinli genç İsrail terör çetelerince mescidin avlusunda hunharca şehit edildi. Hemen akabinde mescidin kapıları kapatılarak, korsan devletin işgalinden 48 yıl sonra ilk defa Müslümanların Mescid-i Aksa'da namaz kılmaları engellendi. Filistin topraklarındaki İsrail terör çetesi gaspçı, işgalci, saldırgan uygulamaları ile kanserli, meşru olmayan ve insanlığa aykırı bir varlık olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Şu an Müslümanların Mescid-i Aksa'ya girmelerine müsaade edilmiyor. İsrail, Kudüs'teki uygulamalarına verilen hiçbir tepkiye aldırış etmiyor. İslam coğrafyasının tam ortasında bir hançer gibi kalbimize saplanan lanetli İsrail oğulları sadece Filistinliler için değil bütün insanlık için beladır. Hatta kâinat için muzir bir varlıktır. Korsan İsrail devleti sadece Müslümanlarla savaşmıyor. Onlar 2 peygamberin dili ile lanetlenmiş bir kavimdir. Onlar peygamberlerini öldüren, pak Meryem'e iftira atan, Allah ile sözleşmelerini bozan, Hz. İsa'yı öldürdüğünü iddia eden ve Allah tarafından 'Aşağılık maymunlar olun!' denilen aşağılık yaratıklardır." dedi.

"İslam coğrafyasındaki tüm zulümlerin sebebi terör çetesidir"

Kudüs esaret altında olduğu müddetçe İslam coğrafyasında kan, gözyaşı, esaret ve zulmün asla bitmeyeceğine dikkat çeken Kılınç, sözlerine şöyle devam etti:

"Coğrafyamızdaki zulümler, işgaller, katliamlar, soykırımlar, kardeş kavgaları, bombalamalar, yerle bir edilen şehirler, kirletilen ırzlar, akıtılan kanlar ve kısacası aklınıza gelebilecek bütün olumsuzlukların yegâne sebebi terör çetesidir, Kudüs'ün esaret altında olmasıdır. Üzülerek ifade etmek gerekirse dünyada 2 milyar Müslüman özelikle son çeyrek asırda dünü her zaman bugüne tercih eder duruma düşmüş. Kudüs esaret altında olduğu müddetçe coğrafyamızda kan, gözyaşı, esaret, zulüm asla bitmeyecektir. Kudüs özgürleşmedikçe İslam ümmeti asla özgürleşemez. Kudüs düştüğü gün ümmet düştü, ümmet kaybetti. Çünkü Kudüs İslam ümmetinin kalbidir, Kudüs ümmetin onurudur, Kudüs bu ümmetin sembolüdür. Kudüs yükselmenin, Allah'a yakınlaşmanın ve Allah ile buluşmanın adıdır. Kudüs bu ümmetin ilk kıblesidir. Kıblesi kayıp olanın yönü her zaman belirsizdir. Kıblemizi kaybettiğimiz gün yönümüzü, yönelişimizi şaşırdık. Kudüs, dünya mazlumları için zilletten izzete doğru uzanan miraç sembolünü taşıyabilecek en güzel mekândır. Kudüs'ün özgürlüğü ümmet olarak kendi prangalarımızı söküp atmaktan geçer. Kaybolan değerlerimizin en önemlisi, belki de başta geleni Kudüs'tür. Kudüs yegâne mirasımızı yağmalamanın adıdır. Kudüs, mazlum ümmetin uzak olmayan bir parçasıdır. Kudüs'e bakın, eğer Kudüs esirse bilin ki tüm Müslümanlar esirdir. Eğer Kudüs özgürse bilin ki bütün Müslümanlar özgürdür. Müslümanlar nezdinde, ümmet nazarında Kudüs'ün büyük bir kutsiyeti vardır. Şanı yüce Allah oranın çevresini mübarek kılmıştır. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'den sonra yeryüzünün en kutsal mekânı Mescid-i Aksa'dır."

"Müslümanların özgürlüğü Kudüs'ün misyonunda gizlidir"

Ümmetin vahdetinin ve Müslümanların özgürlüğünün Kudüs'ün misyonunda gizli olduğuna vurgu yapan Kılınç, Kudüs davasının topyekûn İslam ümmetinin en önemli ve önde gelen davası olduğuna değinerek, "Eğer bugün Kudüs özgür olsaydı İslam coğrafyası dağınık halde olmazdı. Kudüs özgür olsaydı coğrafyamızda kan, gözyaşı, ihtilaflar, parçalanmışlıklar, kardeş ve mezhep kavgaları olmazdı. İnanın Kudüs özgürleştiği gün bütün bu sıkıntılarımız biter. Bir İslam âliminin deyimiyle Müslümanlar kendi aralarında vahdeti gerçekleştirmedikçe Kudüs özgürleşemez ve Kudüs özgürleşmedikçe de vahdet sağlanamaz. Kudüs'ün bu öneminden olsa gerek Hz. Ömer Arap Yarımadası dışındaki ilk seferini Kudüs'ün özgürlüğü için yapmış. Selahaddin-i Eyyubi, Kudüs'ü özgürleştirmedikçe barbar Haçlıları İslam coğrafyasından atamayacağını iyi bildiği için bütün çaba ve enerjisini Kudüs'ün özgürlüğü için seferber etmişti. Çünkü ümmetin vahdeti, Müslümanların özgürlüğü Kudüs'ün misyonunda gizlidir. Kudüs davası bir halkın, bir ırkın, bir ulusun, bir beldenin, bir devletin davası değildir. Kudüs davası topyekûn İslam ümmetinin en önemli ve önde gelen davasıdır." ifadelerini kullandı.

"Dünya Müslümanlarının harekete geçme vakti gelmiştir"

Bu toprakların sadece İslam'ın adaleti ile sükûnet bulduğunu ve huzura kavuştuğunu ifade eden Kılınç, "Bugün İslam coğrafyasının birçok yerinde ve Türkiye'nin 81 vilayetinde Müslümanlar terör çetesinin Kudüs'te yaptığı vahşet ve insanlık dışı uygulamaları telin etmek için meydanlarda protesto mitingleri düzenlemektedir. Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı işgalden kurtarmak için çaba göstermek her Müslüman için namaz, oruç, hac ve zekat gibi farzdır. Kudüs işgal altında durdukça, Mescid-i Aksa ve Müslümanlar Siyonistlerin zulmüne maruz kaldıkça bizler vebal altındayız. Tarihi süreçte bu toprakların sadece İslam'ın adaleti ile sükûnet bulduğunu ve huzura kavuştuğunu da göz önüne alarak; akıtılan kanların, kirletilen ırzların ve katledilen masum yavruların kurtuluşu için dünya Müslümanlarının harekete geçmesinin vakti gelmiştir." şeklinde konuştu.

Selahaddin-i Eyyubi gibi, Kudüs davasını dert edinen önderlerin içlerinden çıkmasını temenni eden Kılınç, şunları söyledi: "Türkiye'de yaşayan Müslümanlar; özelikle Türkler ve Kürtler Kudüs'e karşı iki defa sorumludurlar. Türkler; hem Müslüman oldukları hem de Osmanlı Devleti'nin varisleri oldukları için Kudüs'e karşı iki kez sorumludurlar. Hatırlayın, Siyonizm'in kurucusu ve Yahudi devletini kurma fikrini ilk kez ortaya atan Theodore Herzl isimli mel'un, bir heyetle birlikte Osmanlı Padişahı ikinci Amdulhamid'e gelerek, Kudüs'ün kendilerine verilmesi karşılığında Osmanlı Devleti'nin bütün dış borçlarını kapatma taaddüdünde bulunmuştu. O günlerde borç batağı yüzünden iflas eşiğinde olan büyük imparatorluğun kahraman padişahı ikinci Abdulhamid bunu kabul etmeyip, ona şu tarihi cevabı vermiştir: Kutsal Mescid-i Aksa kanla alınmıştır. Kanla alınan topraklar parayla satılmaz ancak tekrar kanla alınabilir. İşte, bundan dolayı ikinci Abdulhamid'in varisleri olan Türk kardeşlerimiz Mescid-i Aksa'nın özgürleştirilmesinde iki kez sorumludurlar. Kürt halkı da hem Müslüman hem de Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları olduğu için iki kez sorumludurlar. İki halkın sorumluluğu da kahraman atalarımızın ve tarihin bize emanet ettiği bir sorumluluktur. Allah, işgal altında bulunan, yerli işbirlikçilerin zulmü altında inleyen tüm İslam topraklarını, özelikle Kudüs'ü tez elden özgürleştirsin. Selahaddin-i Eyyubi'nin hatırasını yaşatacak, onun gibi Kudüs'ü düşünen, Kudüs davasını dert edinen, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'nın kurtarılmasını yegâne amaç edinen önderler içimizden çıkarsın."

"Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolda tüm imkânlarımızı seferber edelim"

 

Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolda bütün imkânların seferber edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kılınç, "Kudüs için ilan edilen 'Öfke Cuması' olan bugün de İslam coğrafyasının her yanında mazlumların feryatları göğe yükseliyor. Başta Suriye, Mısır, Irak, Filistin, Arakan, Kürdistan, Doğu Türkistan olmak üzere Libya, Afganistan, Çeçenistan ve diğer İslam beldelerinde Rabbimizden niyazımız, emperyalistlerin kirli emellerini akamete uğratması ve Allah'tan başka hiçbir güce sırtını dayamayan kardeşlerimizin haklı mücadelelerini başarıya ulaştırmasıdır. Ey İslam ümmetinin evlatları! İhtilaf ve kardeş kavgalarını bir kenara bırakın. Çünkü bıçak kemiğe dayanmıştır. Her Müslümanın İsrail'e karşı bir adım atması gerekli hale gelmiştir. Adımlar bugün atılmasa yarın çok geç olabilir. Siyonistler kıblemizin önüne dikilmiş. Ey Sünniler, Şiiler, Araplar, Türkler, Kürtler! Ey ehli kıble! Kudüs'ün özgürlüğü için birleşin ve ayağa kalkın! Siyonist rejimin üzerine tükürün. Ey İslam'ın aziz evlatları! Aramızdaki düşünsel ve mezhep ihtilafları ve tali meseleleri bir kenara bırakarak, dayanışma içine girelim,  Siyonizm'e ve sömürüye karşı birlik olalım. İslam âleminin ortak değerleri doğrultusunda ortak çaba içine girerek İslam düşmanlarının iğrenç, insanlık dışı amaçlarının ve hedeflerinin önüne geçelim. Kudüs'ün özgürlüğüne giden yolda tüm imkânlarımızı seferber edelim." dedi. (Mehmet Aslan – İLKHA)

 

Güncelleme Tarihi: 28 Temmuz 2017, 09:28

derik47

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER