Bölgemize suyun gelmesi, beraberinde bizlere büyük sorumluluklar yükleyecektir. Bu bağlamda Toprağımıza ve Doğamıza daha fazla sahip çıkmak gerekecektir. Vahşi sulama şekillerini bırakıp Doğru sulama tekniklerine geçilmesi, tarımsal ilaçların doğru yerde, zamanda ve oranda kullanılması, toprak analizleri yapılıp ihtiyaç kadar gübreler kullanılması ve anızların kesinlikle yakılmaması vs. Bu saydıklarımın hepsi sürdürülebilir bir tarım politikası için gerekli şartlardır.
Suyun ovaya kavuşmasıyla mevcut kuru arazi sahipleri üreticilerimiz de sulu tarıma geçecektir. Kızıltepe ovamızın doğusundaki üreticilerimiz hala büyük oranda kuru tarım ile üretim yapmaktadırlar. Suyun bölgeye gelmesiyle beraber bütün bölgede ikinci ürün mısır ekimi aratarak devam edecektir.
İşte burada anız yakmaları devreye giriyor. Çünkü buğday hasadı ile ikinci ürün mısır ekme arasındaki süre çok azdır. Üreticilerimiz; Hasat sonrası tarlada kalan sap, saman, yabancı ot gibi bitki artıklarını kısa sürede çok kolay masrafsız yok etmek, Sürümü ve ekimi kolaylaştırmak ve toprak üstüne düşen yabancı otları yok etmek amacıyla anızlarını yakarlar.
Saydığımız sebepler bakıldığında kısa vadede sanki avantajlı gibi geliyor olsa da anızın yakılmasıyla toprakta ve doğada oluşan tahribatlar çok daha fazladır ve zararları telafi etmek oldukça zordur. Kısaca anız yakmanın birkaç zararlarını da sayalım; Anız yakılarak Topraktaki canlılar ve organik maddeler yok edilerek doğal denge bozulur, Toprak verimliliği azalır, Toprak canlılarının beslenme ortamı yok edilir, Toprak yorgunluğu artar, Toprağın su tutma kapasitesi düşer ve çoraklaşır, Tarım topraklarında su ve rüzgar erozyonunu artar, Çıkan duman hava kirliliğini arttırır, atmosferdeki karbondioksit oranını yükseltir, Anız yakılmalarıyla Orman yangınları ile bir çok zaman diğer komşu tarla-bahçeleri ve yerleşim alanları da yanabilmektedir ki; örneğini yakın zamanda bölgemizde can ve mal kaybı ödeyerek yaşadık.
Gelişmiş ülkelerde anız yakmanın zararları zamanında bir çok kanalla anlatılmış olup çiftçiler bilinçlendirilmiş ve bu sayede bu sorun ortadan kalkmıştır. Ülkemizde ise bu sorunu devam ediyor, sorunu aşmak için polis ve jandarma ile önlem alıyoruz. Cezalarla önlemeye çalışıyoruz. Çiftçilerimizin, anız yakmanın faydadan çok zararlı olduğu konusunda ikna edilmeleri gerekir. Çiftçilerimiz kendi uygulamalarında anız yakmanın yararlarını kısa vadede gördüğü için ceza almayı göze alarak yakmaya devam etmektedirler. Bunun sonucunda, hem çiftçi, hem ülke kaybetmektedir.
Tahıl Üreticileri Birliği olarak yetkililerden cezadan öte çiftçimiz için toprakta kalan sap ve samanı toplamak için çeşitli teşviklerin getirilmesini istiyoruz. Bunun ile ilgili Balya makineleri, Sap Parçalama Makineleri, ve Patoz gibi tarım aletlerine yüksek oranda hibe verilmesi gibi. Ayrıca İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nce hasatta kullanılacak Biçerdöverlerde römorklu sap parçalayıcı veya patozu mecburi kılmak büyük ölçüde sorunu çözebilir.
Toplanan bu sap ve samanlar; Hayvan yemi olarak, Ahırlarda altlık olarak ve Sanayide kağıt ve karton yapımında kullanılabilir. Bunlar ile ilgili olarak bölgeye fabrikaların kurulması gerecektir. Fabrikaların kurulması için yatırımcıların desteklenmesi ve teşviklerin çıkarılması, saman ihracatına kolaylıklar getirilmesi ve desteklenmesi yönünde adımlar atılmalıdır.
Toprakta kalan tonlarca sap samanın toplanması ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Topraktaki sap ve samanın toplanması dolayısıyla anız yakılmaması sağlanacak bu sayede doğa dengesi de korunmuş olacaktır.
Tahir KILIÇ
Kızıltepe Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı
