Karanlık Ülkelerin Cennetine ve Rojava’ya dalarken,gözlerimin içinden karanlık ülkelerin cenneti olan Ortadoğu'ya ulaştım. Her yer zifiri karanlık ve kan gölüne dönüşmüş. Oralarda hiç bir umut ışığı kalmamıştı. Açlık, hastalık ve kötülükler ve cinayetler her yanı sarmış. Çocuklar katlediliyor, kadınlar tecavüze uğrayıp öldürülüyor, ya da diğer Ortadoğu ülkelerine satılıyor. Farklı inançlara sahip olan insanlar kaçırılıyor,öldürülüyor,kameralar karşısında kelleleri uçuruluyor. Her baş kesmede tekbirler getiriliyor, Allah-u Ekber naraları atılıyor ve her tarafta katliamlar yapılıyor.Kadınlar çocuklar kan gölünde boğuluyorlar,Herkes vahşetin deryasında çıldırmış gibiler.
Kadınlar linç edilip tecavüze uğruyorlar. Çocuklara tecavüz edilip öldürülüyor. İnsanların evleri yakılıyor,herkes köylerden kaçıp duruyorlar,sahip oldukları her şey talan ediliyor. Ne yazık ki bütün bunlar İslam adına,Şeriat adına Tekbirler ve Allah-u Ekber naraları atılarak yapılıyor.
Bu zulme İslam Ülkeleri olanlar,krallar gülüyorlar, tüccarlar göbeklerini büyütüyorlar, komşu devletler hepsi talandan pay isteyerek,topraklardan pay isteyerek "paralı Müslümanlık" yapan haramilere yardım ediyorlar. Oyunlar zaten önceden hazırlanmış, herkes maskelerini yüzlerine takmış, örgüt isimleri önceden belirlenmiş, kurtarılmış bölgelerin sınırları çizilmişti. Ortadoğu'nun bütün İslam ülkelerinin ve dünyanın her yerinden mobil İslamcılar bölgeye taşınmışlar.İnsanları öldürmek ve öldürdükten sonra da kanlarını içmek için sıraya girmişlerdir.
Ortadoğu’da İslam ülkelerinde Müslüman alemi cehenneme gitmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Toplumun önemli bir kesimini,hatta çoğunu çıldırtmayı başarmışlar bu haramiler, cehennemlerini bu Dünya'da kurmayı başarmışlardı. Ortadoğu’da kendilerine öyle bir cehennem oluşturmuşlardır ki eşi benzeri yoktur. Onların oluşturdukları cehennemin yanında,Tanrının cehennemi sönük kalır.
İblislerin düdüğüyle karanlık oyunlar başlamıştır.Karanlık prenslerin iktidarında ülke kan gölüne döner. Ortadoğu ülkelerin de özgürlük ve barış hep düşte kalır.İnsanların demokrasi,özgürlük ve barış talepleri yoksul mahallenin varoşlarında, gizli sığınaklarında içinde kurulur. Her düş biraz olsun nefes, Çocukların kadınların her düş’ü geleceğin umudu olur. Gün gelir insanlar, kendine insanım diyenler düşlerini birbirine anlatırlar. Ortadoğu’nun varoşların da ve yoksul mahallelerinde o düşler yavaşça filizlenmektedir. Ortadoğu’da diğer fakirler insanlarımızın o düşlerin filizlendiğini görünce onlarda düş kurmaya başlarlar. Eski kurulmuş düşleri dinlerler ve hep beraber düşlerine farklı renkler katarlar.
İşte o zaman yoksul mahallelerin satılmış ruhları ortaya çıkar ve o düşleri ihbar ederler. Ortadoğu’da sokaklarda mahallelerde düşlerin filizlendiği yerleri karanlıklar prensine gösterirler. Onların bütün düşünceleri yasaklamış olduğu gibi düşleri de yasaklamıştır. Onların emrine karşı gelen bir avuç isyancı, düş kurdukları gibi, düşlerini ekmişler ve karanlıklar prensleri farkına varmadan düşler filizlenmiştir.
Karanlıklar Prensleri öfkelenirler ve kuduz köpekler gibi köpürürler. Haramilere emir yağdırırlar. Ortadoğu’da filizlenen bütün düşleri imha edilecek, düş kurucular ve insanlar katledilecektir. Haramiler hepsi binerler atlarına, develerine ve nerede bir filiz çıkmışsa ateşe verirler,linç ederler ve sonunda öldürürler. Ortadoğu’da barışı isteyenleri,düş kurucuları katlederler.
Ortadoğu’nun yoksul ve karanlık sokaklarında yine bir karamsarlık,yine bir umutsuzluk başlar. Kimileri hemen saf değiştirir. Karanlık prenslerin de en ateşli savunucuları olurlar. Kimileri sessiz sedasız boyun eğerler ve ellerine geçen bir lokma ekmeğinin hesaplarını yaparlar. Kimileri ise diş biler ve içindeki öfkeleri yavaşça büyütürler ve büyüttükçe büyütürler.Mutlaka bir gün baharın geleceğine barışın geleceğini ve filizlerin tekrardan açılacağını inanıyorlar.
HEPİMİZ BİLİYORUZ Kİ,BİR KERE TOPRAĞA TOHUM ATILDI MI, MUTLAKA AMA MUTLAKA YENİDEN YEŞERİP FİLİZLENECEKTİR.
Karanlıklar prensleri zalimler insanları öldürenler bu defa işleri ciddiye alırlar ve haramilerinin,zalimlerinin soysuz muhbirlerini sayısını artırırlar.Onun içine de kurt düşmüştür içlerine, ya bu yoksullar tekrar düş kurmaya başlarlarsa'? Bu düşünce beyinlerinde bir ur gibi büyür ve gün gelir öyle bir korkuyla sarmalanır ki hiç kimseye güvenemez hal alırlar.
Aradan yıllar geçer ve bahar gelir. Ortadoğu’nun bütün ülkelerinde dört bir yanında filizler boy verirler. Bu defa filizler tek başına ve yalnız değildirler. Daha önce filizleri,düşleriyle birlikte yakılanların çocukları,öldürülenlerin aileleri, kardeşleri, anne ve babaları filizleri korumaktadırlar. Filizler ve düşler öylesine çoğalmış, iç içe geçmişlerdir ki,öyle sağlam bir hal almış ki karanlıklar prenslerin ve zalimlerin elinden hiçbir şey gelmez. Sadece gözü yettikleri, ağına düşürebildiklerini yakıp yok etmekle uğraşırlar.Ortadoğu da onları yok ettikçe filizler çoğalırlar ve yoksul mahallelerin hepsi düş kurmaya başlarlar.Daha çok filizlenir ve büyürler.
Ortadoğu’da artık düşlerin yaşama geçme zamanı gelmiştir.Yoksullar,barışı seveler zalimlere baş kaldıranlar hep birlikte genç fidanlarının öncülüğünde isyana kalkarlar. Can vererek, kan dökerek mahallelerini sokaklarını bölgelerini şehirlerini ülkelerini özgürleştirirler.
Ortadoğu’da Karanlıklar Prensleri,zalimleri çocuk katilleri bunlara dayanamazlar,her gün iktidarı kaybetme korkusuyla çılgına dönerler ve kralın huzuruna çıkarlar. Krallarıda olanların farkındadır, ancak karanlıklar prensleri de gözlerinden düşmüştür. Çünkü Karanlıklar Prensleri öyle semirmiştir ki, bazen kralın emirlerine bile kafa tutmuşturlar. Prenslerin iktidarı bırakmalarını isterler ama; bu Prensler için birer ölümdür. Ölümlerin ötesinde, rezil olma ve sonrasında aşağılanarak, alçaltılarak paçavraya dönüştürülme riski de taşımaktadır. Ve Prensler başka kralların, başka harami beylerinin kucağına düşecek kadar küçülürler, yeryüzünde onların barınacakları yerler kalmaz.
Ortadoğu'da ki en büyük sorun hastalıklı iktidarların savaş içinde olmasıdır.Yüz yıllardır Ortadoğu'daki yönetim anlayışları,iktidarların, demokrasiye bakış açıları yukarıda belirttiğimiz gibi köleci bir mantığa hizmet etmektedirler.Yüz yıl öncesine kadar İngiltere, Fransa ve Rusya'nın kölesi olan bu iktidarlar (prenslikler, krallıklar, ve askeri diktatörler) günümüzde ise ABD, Siyonist İsrail ,AB veya Rusya'nın denetiminde köleliklerini yapmaktadırlar.
Avrupa ve Amerika için Ortadoğu'da iktidar atamak, iktidar değiştirmek, İngiliz Avam Kamarası'nın av partilerinden daha zevkli hale gelmiştir. Onun için Ortadoğu'da her yüz yılda veya iki yüz yılda bir iktidar değiştirirler. Kedinin fareyle oynadığı gibi Ortadoğu devletleriyle oynarlar ve ülkeler arasında savaş çıkarırlar. Olan yoksul halklara olur. Yine ölen onlar, tecavüze uğrayan onlar; öldüren ve tecavüz edende onlar. Onun için Ortadoğu'da uzun soluklu birliktelikler, uzun soluklu dostluklar yoktur. Kimse kimseye güvenmez, kimse kimseye sırtını dayamaz ve birisi ahmaklık yapıp sırtını bir başkasına verdiği an, hemen sırtından bıçaklanır. Tarihin kirli karanlık sayfasında yerini tam olarak alamadan Ortadoğu'nun kirli, kanlı sularında geberir.
Binlerce ve yüzlerce yıldır Ortadoğu’da bu düşün tohumunu Mezopotamya'nın kadim ve kutsal topraklarına serpiyoruz. Mezopotamya’nın kadim ve kutsal toprakları her seferinde tohumlar filizlenmeden karanlık beyinlerin fahişe ruhları tarafından yakılıyor ve ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. İşte bugün dahi Ortadoğu’da Mezopotamya’nın kadim topraklarında 21. yüz yılda kaderi tekrardan değişmemiştir. Kısa sürede de aynı şekilde pek değişeceğine de benzemez. Ortadoğu’nun Mezopotamya’sın da Kürtlerin dışında bu oyunları bozabilecek tek bir oyuncu takımı bile görülmemektedir. Yüz yıllardır soykırımlarla,katliamlarla,sürgünlerle yok olmayan ve tarihin her döneminde direnen Mezopotamya’nın en kadim halkı olan Kürt halkı; tam bin yıldır bağımsızlık,özgürlük ve eğer ki olacaksa kardeşçe hepimiz bir arada yaşama düşü kuruluyor. Bu gün o düşlediklerimizin hepsi, ete kemiğe bürünmüştür.
Tüm dünya Ülkelerinde ve Ortadoğu’nun Mezopotamya’sın da bulunan Kürtler örgütlenmelerini tamamlamışlardır, her yerde bağımsız alanları kurmuşlar ve düşlerini yaşama geçirme fırsatını yakalamışladır.
Bugün Ortadoğu’nun Kürdistan’ın da,Kerkük’te,Rojava'da gerçekleşen Kürt özgürlük hareketlerinin, yoksul olan ve baskı altında olan Kürt sokaklarının, mahallelerinin ve şehirlerinin adım adım özgürlük düşünü gerçekleştirmektedirler.
Ortadoğu’nun motoru ve beyni olan Güney Kürdistan’ın da resmen bağımsızlık ilan edilmemiş olsa bile, federatif bir yapıda yaşam buluyorlar ve gittikçe bağımsızlığa doğru ilerlemektedirler. Rojava’da Kürt topraklarının önemli bölümleri kurtarılmış ve Ortadoğu’nun Mezopotamya’sın da kadim halkı olan Kürtler kendi öz yönetimlerini inşa etmek için büyük bir çabalar içine girmişlerdir. Bundan dolayıdır ki bütün kirli güçler şuan da Ortadoğu’nun en kadim halkı olan Kürtler halkına saldırmaktadırlar.
Bugün Ortadoğu Mezopotamya’sının Kutsal Kürdistan topraklarına maskeli balo kılıklarıyla,siyah giyimleriyle, fahişe beyinli haramileriyle açık saldırılar alanı halini almıştır.Eğer Ortadoğu oyununu bozan Kürtler olmasaydı,emperyalist devletler ve onların yerli işbirlikçileri, bütün Mezopotamya halklarını oyun alanlarına alıp hepsini öldürürlerdi. Al gülüm ver gülüm deyimi hesabıyla, bir iktidar gider eskisini aratmayan yeni bir iktidar gelirdi. Yine de Ortadoğu'nun bütün zenginlikleri ABD, Siyonist İsrail, AB, İngiltere ve çok az da olsa Rusya ile paylaşılırdı. Ortadoğu halkları ise tecavüze uğramış kadınlarıyla,ölenleriyle,öldürülen çocuklarıyla binlerce yetimleriyle; biraz daha yoksullaştırılmış, utanç içinde yaşamaya devam ederlerdi. Bu arada Türkiye gibi İslami devletlere de biraz daha bekçilik payı artırılırdı.Bir 'yüzyıl' daha heba olmuş olacaktır ve ''tarih tekerrürden ibarettir'' tezi bir defa daha kanıtlanırdı.
Bu oyunları Mezopotamya’nın en değerli ve kadim halkları olan Kürt halkları bozdu. Oyunlar henüz bitmiş değiller ve haramiler değişik maskeler kullanarak Ortadoğu’nun Kürtlerine saldırıyorlar. Kürtler de her şeye rağmen Dünya'ya ve Ortadoğu’nun tüm kirli ve pis oyunlarına karşı kafa tutarak direnmektedirler.
Ortadoğu ve tüm dünya ülkelerinde bulunan Kürtlerin,Kürtlere ne düştüğünü, Kürtlerin Kürt halklarının birbirlerine nasıl davranması gerektiğini çok iyi hesaplanmalıdırlar.Zira Ortadoğu’nun kadim halkı olan Kürt halkı da, Kürt yurtsever yapıları da ne yapmaları gerektiğini bizlerden çok daha iyi biliyorlardır. Dünyada ve Ortadoğu’nun Kürdistan’ın da bulunan Kürt devşirmelere de söyleyecek tek bir sözümüz dahi yoktur.Devşirme olan Kürtler zaten 'YİTİRİLMİŞ PİÇLER ' olarak tarihin bir parçası olacaklardır.Ortadoğu’nun Mezopotamya Kürdistan’ın da bulunan zalimlerin şeytanların piçi olmalarının ne önemi var.
Ortadoğu’nun Mezopotamya Kürdistan’ı Direniyor. "Bağımsız Birleşik Demokratik Federal Kürdistan” geliyor. Temeli Ortadoğu’nun motoru ve beyni olan Güney Kürdistan da atıldı,sizler de duvarlarını örüyorsunuz..
“Mehmet Kızılkaya”