Eğitimde Profesyonel Yöneticilik Nasıl Olmalı?

Ülkemizde 24 Haziran seçimlerinin ardından “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçilmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde amaçlanan, devletin tüm kurumları arasında koordinasyonun etkin biçimde sağlanıp “daha az bürokrasi-daha fazla iş” ilkesinin hayata geçirilmek istendiği açıktır.  Ülkemizin politik geçmişine bakıldığında merkezden alınan kararların yerel düzeyde uygulama aşamasında bürokratik engellerin yaşandığı örnekler, fazlasıyla mevcuttur. Yeni sistemin yeni kabinesine bakıldığında kabinede siyaset, bürokrasi ve özel sektör gibi farklı kesimlerden isimlerin yer aldığı görülmektedir. Özellikle özel sektörün içinden gelen isimlerin sahadan gelmeleri itibariyle kamu sektörüne dinamizm getirmesi hedeflenmektedir. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın başına öğretmenlik yapmış bir ismin getirilmesi eğitim camiasında büyük umutların beslenmesini sağlamıştır. Eğitim camiamızın yıllardır yakındığı “eğitimin içinden gelmeyen bakan sorunu” yeni milli eğitim bakanımız Prof.Dr. Ziya SELÇUK ile çözüme kavuşmuş oldu. Eğitim camiamızda yeni bakandan sorunlarımızın çözümü noktasında ciddi beklentilerin olduğunu yazılı-görsel ve sosyal medyadan görmekteyiz.

Yeni bakanımızın ortaya attığı/getirmeyi düşündüğü yeniliklerden biri de “eğitim kurumlarının profesyonel yöneticiler eliyle yönetilmesi”dir. İçeriğine bakıldığında profesyonel yöneticilerin kamu yönetimi, işletme gibi alanlardan mezun ve bu alanlarda mesleki tecrübesi/iş deneyimi olan kişilerden de oluşabileceği anlaşılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği (en son yönetmelik 21 Haziran 2018 tarih ve 30455 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.) doğrultusunda okul/kurumlara yönetici görevlendirmesi yapılmaktadır. Anılan yönetmeliğin 4.maddesinin (tanımlar bölümü) e fıkrasında “görevlendirme” şu şekilde tanımlanmıştır: Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında müdür ve müdür yardımcısı görevlerini yürütmek üzere, 657 sayılı Kanunun 88 inci ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddelerine göre verilen ikinci görevi, g ve ğ fıkralarında ise müdür ve müdür yardımcısını  “eğitim kurumlarında müdürlük ve müdür yardımcılığını ikinci görev kapsamında yürüten kişiler” olarak tanımlamaktadır. Bu maddede belirtilen tanımlardan da anlaşılacağı üzere “eğitim kurumlarında yöneticilik görevi ikinci görev kapsamında belli şartları sağlayan öğretmenlerce” yürütülmektedir. Her ne kadar yürüttüğü görev, müdürlük veya müdür yardımcılığı olsa da aslolan görev öğretmenliktir. Yürürlükte olan yönetmeliğe göre müdür ve müdür yardımcıları dört yıllık süre için görevlendirilirler, görev süresi biten yönetici, ya asıl kadrosu olan öğretmenliğe geri dönecek ya da görev süresinin dört yıl daha kendi okulunda ya da başka bir okulda uzatılabilmesi için tekrardan talepte bulunabilecektir. (21 Haziran 2018 tarihli yönetici görevlendirme yönetmeliğine göre yeniden görevlendirme için Ek-1 olarak ifade edilen kişinin eğitimi, ödülleri ve çeşitli hizmet kademelerine verilen puanların toplamına göre yöneticilik görevinin kendi okulunda uzatma ya da başka okula yer değiştirme talebi karşılanacağı öngörülmektedir. İlk defa görevlendirme talebinde ise yazılı sınav ve sözlü sınavdan alınan puanların aritmetik ortalamasına göre müdür ve müdür yardımcısı görevlendirmelerinin yapılacağı anlaşılmaktadır.)  

Eğitim yöneticisi kimdir sorususun cevabını Prof.Dr.Ziya Bursalıoğlu, “Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış (1994)” kitabının 15.sayfasında ”Yönetici sadece konulmuş değerleri değil; yenilerini de yaratan ve bu yolla toplumu ayakta tutan örgütlerin canlı kalmasını sağlayan bir bulucudur. Bu ise yaratıcı güç, zekâ, çözümleyici yetenek, tarafsızlık ve yöneticilik isteği gibi nitelikler gerektirir. Bursalıoğlu, aynı kitabın 31. sayfasında da “Okul yöneticisi, okul ile çevre arasında bir köprü kurabilmeli ve bu köprüyü daima açık tutmalıdır. Okul yöneticisi okulun geleceğine yön verecek olan insan kaynaklarının geliştirilmesini dikkatle izlemelidir.” demektedir. Bursalıoğlu’nun her iki tanımını da göz önüne alacak olursak “eğitim yöneticisinde olması gereken özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

1-      Öncelikle beraber çalışacağı ekibi olan öğretmenlerle empati ve güçlü iletişim kurabilmesi için öğretmenlik yapmış olması (tebeşir tozu yutmuş olmalı)

2-      Eğitim yönetimi alanında yüksek lisans derecesine sahip olması,

3-      Yeniliğe ve değişime açık olması,

4-      Kendini ekibin bir parçası olarak görüp ekiple beraber iş yapabilmesi,

5-      Proje üretebilmesi ve projede yer alabilmesi,

6-      Vizyonunu ve hedeflerini, somut olarak ortaya koyabilmesi ve bunları gerçekleştirebilmek için motive olmuş olması ve motive edebilmesi,

7-      Okulun tüm paydaşlarıyla(üniversiteler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, medya ve diğer sektörler vb.) iletişim halinde olması ve işbirliğine yatkın olması,

8-      Kendi alanı dışındaki alanları öğrenmeye açık olması ve öğrenmek için çabalaması,

9-      Sahip olduğu gerek alan ve gerekse yönetim bilgisini sürekli güncel tutabilmesi olarak özetlemek mümkündür.

Sayılan özelliklere bakılacak olursa bu özelliklere sahip kişileri nasıl seçmeliyiz? Bu özelliklerin salt yazılı (çoktan seçmeli test tekniği ile ifade ve iletişim becerisinin ölçülemeyeceği gibi ikna ve muhakeme yetenekleri de belirlenemez.) bir yöntem ile belirlenemeyeceği açıktır. Salt sözlü sınava dayalı yönetici atamanın da yeterli olmayacağı bilinmektedir. Bu durumda da belli bir süre çalışmış “öğretmenler arasından” hem yazılı hem de sözlü sınavın (yazılı sınavın ağırlığının fazla olduğu), kişinin mesleki tecrübesi/başarısı, kişisel/mesleki gelişime açık ve bu yöndeki çabaları ve eğitim paydaşlarından alınacak dönütler doğrultusunda yapılacak yönetici seçimlerinin liyakat ilkesine oldukça uygun olacağı açıktır. Okul yöneticisi olarak seçilen öğretmenin hizmet sınıfı değiştirilerek eğitim hizmetleri sınıfından genel idare hizmetleri sınıfına alınması yani “kalıcı kadro” şeklini alması (başka il, ilçe ve okula yöneticilik kadrosuyla birlikte yer değiştirebilmesi, etkili ve güçlü bir motivasyon kaynağı olacaktır.) oldukça önemlidir. Diğer taraftan bu şartları sağlayan ve bu özellikleri bünyesinde barındıran kişinin, iyi bir eğitim yöneticisi olacağını söylemek - diğer şartlar sağlanmadıkça – oldukça zordur. Etkili bir okul yöneticisinin okulun fiziksel şartları ve donatım malzemesi temini için zamanını ve enerjisini harcamaması, onu başarılı kılacaktır. Bunun için “okul bazlı ve ihtiyacı karşılayacak/yetecek ölçüde parasal bütçenin”, eğitim yöneticisinin kullanımında ve sorumluluğunda olması gerekmektedir. Gerek kendi yardımcılarını gerekse beraber çalışacağı öğretmenlerini de seçebilme imkanına sahip olmalıdır. Çünkü eğitimde başarı, bütün paydaşların ve ekibin birlikte ve uyum içerisinde çalışabilmeleriyle sağlanan bir olgudur.  

Güzel yarınlar, güzel ülkemin insanlarını bekliyor olsun.

YORUM EKLE