Cumhurbaskanligi Secimi ve Basbakan

Sayın başbakan ve tüm ülke gündemi, son dönemde 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmiş durumda. Tartışmaların en komik yanı da sayın başbakanın cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ile adaylık konusunda uyuşmazlık yaşadığı iddialarıdır sanırım. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, dünden bugüne başbakanın en sadık yol arkadaşıdır. Nitekim geçmiş yıllarda da bir çok defa sayın başbakanın koltuk emanetçisi olmuştur. Geçen iki dönemde cumhurbaşkanlığı koltuğunu layıkıyla temsil etmiş ve üzerine düşen tüm sorumluluğu azami bir özveriyle taşımayı bilmiştir. Başbakan bugün isterse, sayın Gül koltuğunu tereddütte kalmaksızın sayın başbakana teslim eder. Herkes bu durumun farkındadır aslında. Fakat muhtemelen bu tartışmalar, art niyetli bir şekilde yaratılarak, başbakanda köşk hırsı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Malumunuz başbakanın dostu kadar düşmanı da var bu ülkede. Özellikle başbakana muhalif taraflar, başbakanın bir an önce cumhurbaşkanı olmasını ve siyasette doğrudan bağının kalmamasını arzu etmektedirler. Bu tartışmaların temelini de işte bu arzulu kesimin çabaları oluşturmaktadır
                     Şu bir gerçek ki sayın başbakan yıllar önce Cumhurbaşkanı olmayı arzu etmiş olsaydı olurdu. Fakat bunun yerine sayın başbakan bilinçli bir şekilde başbakan kalmayı tercih etmiştir. Şu anda da başbakan isterse Ağustos ayından itibaren Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanlığı adayı olur, bu açık bir durum, fakat sayın başbakanın bu dönemde de cumhurbaşkanı adayı olacağını sanmıyorum. Bu kanaatimin nedeni de basit aslında. Başbakan başlattığı devrim niteliğindeki sayısız projelerini neticelendirmeden aktif siyaseti bırakmayacaktır. Bunu yapması halinde sadece yıllarca sarf ettiği emeği değil, kendisinin de zayi olacağının farkındadır. Kürt açılımı bu zaruretlerden sadece biridir örneğin. Kürt açılımının ilk ele alındığı tarihte de belirtmiştim. Bu ülkede Kürt sorununa el atmak, ateşten bir gömlek giymek gibidir. O gömleği giydiğinde ya bu sorunun üzerine, sorunu çözene kadar gidersin; ya da bu sorun seni sonuna kadar götürür.
                     Doğrusunu itiraf etmek gerekirse, Kürt sorununun çözümü konusunda sayın başbakan, beklentilerimin çok üstünde bir yol kat etti. Sayın başbakan açısından da esas sorun bu noktada başlıyor zaten. Kürt sorununda önemli bir mesafe kat eden başbakanın, yolun bu noktasında geminin dümenini bir başkasına devretmesi, ileriki aşamada tıkanacak bir Kürt açılımını kabul etmesi anlamına gelecektir. Bu da ülkemiz realitesinde, sayın başbakan için siyasi intihar ile eş değer bir karardır.  Sayın başbakan, Kürt sorununu, kendisinden daha kararlı bir şekilde çözebilecek bir siyasetçinin var olmadığını bilmektedir. Muhtemelen özellikle bu sebeple Cumhurbaşkanlığı adaylığını bir kez daha öteleyecektir.
                       Yine kendi deyişiyle paralel yapılanmaların saldırı pozisyonunda bulunduğu bir dönemde, başbakanın köşesine çekilmesi ağır bir siyasi risktir Nitekim sayın başbakan da bu yapılanmanın ne denli güçlü, derin ve uluslararası olduğunu bilmektedir. Bu sebeple başbakan, henüz yeni yeni tasfiye edilmeye başlanan bu yapılanmayı tamamen tasfiye etmeden Cumhurbaşkanı olmayı tercih etmeyecektir. Kaldı ki sayın başbakan, başkanlık sistemini cumhurbaşkanı olmayı planladığı için istemektedir. Henüz bu siteme geçmeden cumhurbaşkanı olması, kedisi için bir anlam ifade etmeyecektir.
                       Sayın Başbakan şu anda, ömrü boyunca yaptığı ve yapabileceği en uygun işi yapmaktadır. Kendisi içinde şu an da en mühim şey, siyaseti bıraktığında, önceki siyasi iktidar sahiplerinin kötü sonlarına uğramamayı garanti etmesidir. Nitekim bilindiği üzere, ülkemizde başa gelen tüm siyasi iktidarlar, iktidarları boyunca yargıyı ellerinde tutmaya çalışmışlardır. Bu durum ülkemizde siyasi bir iktidar geleneğidir adeta. Bu sebeple sayın başbakan için siyaseti bırakma zamanı ancak yeni anayasa, Kürt sorunun çözümlenmesi, paralel yapılanmayla mücadele, başkanlık sistemi gibi hayati sorunların çözümü sonrasında gerçekleşmelidir. Bugün için köşke aday olması; hem kendisi için, hem partisi için hem de ülkesi için çok büyük bir kayıp olacaktır.

YORUM EKLE