Beraberindeki heyet ile penaberlerle bir süre hasbıhal eden Hedbi;
“En azından manen de olsa yanlarında olduğumuzu belirtmek adına, Şengal’den göç etmek zorunda kalan ve Êzîdî olan insanlarımızı ziyaret etmeyi manevi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Onlara destek olmak adına buraya geldik. Bu, bir ihsan değil; görevdir! Bu sıcakta 202 insan burada kalmaktadır. Avlusu dahi olmayan aynı yerde kalan ve çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 202 insan, zor şartlarda yaşam mücadelesi vermektedir. Söylemelerine gerek yok, elbette ki zordur. Rabbim yardımcıları olsun! Bu ziyaretin sevindirici olan yanı buradaki halkımızın penaber olan bu insanlarımızı yalnız bırakmadığını görmemizdir... Âlemlerin Rabbi olan Allah, onların da yardımcısı olsun!
Mazlumiyet asrı sayılan asrımızda; temiz vicdanın tecellisi de olan, kalben de olsa mazlumdan taraf olma erdemi, insan merkezli bir mefkûreye sahip olmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda: Hakiki dindar, mazlumlar arasında din, dil ve ırk farkı gözetmez ve aynı tepkiyi gösterir. Öldürülen FİLİSTİN, AFGANİSTAN, UYGUR, ARAKAN, MYANMAR, ŞENGAL ve ROJAVA çocuğu arasında ayırım yapmaz, yapmamalıdır. Fakat imanda samimiyet olmayınca; zalim ve mazlum tanımı da şahsi çıkarlara dayalı keyfi ve nefsi olmaya başlar.” dedi.
Penaberler adına Naser Naif de; kendilerini ziyaret etmemizden duydukları memnuniyeti dile getirdiler...