Cumartesi Anneleri’nin eylemi 513. Haftasında
Cumartesi Anneleri’nin eylemi 513. Haftasında
Cumartesi Anneleri, 513’inci haftada,Yüksekova Dağ Komando Taburu’na götürüldükten sonra kaybolan ve işkenceye maruz kalmış cansız bedeni bir ay sonra köylüler tarafından bulunan Abdullah Canan’ın sordular.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon tarafından yıllardır kaybolan yakınlarının sormak için yapılan oturma eyleminin 513’üncü haftasında kayıp Abdullah Canan’ın akıbeti soruldu. Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen eyleme, CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.
Kayıp yakınları ellerinde kayıpların fotoğrafları ve karanfiller ile bir süre oturma eylemi yaptıktan sonra grup adına açıklamayı kayıp Abdullah Canan’ın oğlu Tayip Canan yaptı. Babasının 19 Ocak 1996 yılında, Yüksekova’dan Van’a giderken yolda askerler tarafından gözaltına alındığını ve Yüksekova Dağ Komanda Taburuna götürüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamadığını belirten Canan babasının işkenceye maruz kalmış cansız bedeninin bir ay sonra köylüler tarafından bulunduğunu kaydetti.
AHİM gözaltında öldürüldüğünü saptadı
Canan, “Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç, babamın taburda işkence ile sorgulandığını, tabur komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünün detaylarını anlattı” diyerek babasının faillerinin yargılanması için 1996’dan bu yana tüm yolları denediklerini belirtti. AHİM’de açılan davanın sonuçlandığını dile getiren Canan, “Yerel mahmekenin ‘iddiaları araştırma isteği olmadığı’ kaydını düşen AHİM, ‘aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır’ tespitinde bulundu. Türkiye’nin yaklaşımını şaşkınlık verici bulurken oy birliği ile mahkumiyetine karar verdi” diye konuştu.
‘Mahkemeler failleri aklasa da biz unutulmasına izin vermeyeceğiz’
Canan, “Babamın kaybedilmesi gerçeği hiçbir şüpheye yer vermeyecek kadar açıktır. İsimleri savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, yazılı olan bu kişiler üzerindeki devlet korumasına son verilmelidir. Mahkemeler kayıplarımızın faillerini aklasa da biz onların işledikleri insanlık suçunun unutulmasına izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu. (r.z)