Gezi Parkı eylemlerini tek kelimeyle açıklamak gerekirse “patlama” diyebiliriz. AKP iktidarını sarsan ve bunu oya indirgeyebilen bir olaydan bahsediyorum. 30 yıllık PKK silahlı mücadelesi bile böylesine bir oy tahviline neden olamamıştı. PKK’nin özellikle 2009 sonrası tırmandırdığı silahlı mücadele tarzı AKP iktidarını görüşme (müzakere) durumuna itebilmişti ama olumsuz yönde bir oy tahviline neden olmamıştı. Bu en son Gezi Eylemleri’nde PKK (KCK) de yer aldığını deklere etmiş bulunmaktadır.
Taksim Gezi Parkı eylemlerine kısmen ulusalcı, ırkçı ve hatta faşistler de katılmaktadır. Katılanların yelpazesi dindar Müslüman’dan sosyalistlere, Kürtlere, liberallere, faşistlere kadar dayanmaktadır. Her çeşitten insanın içinde olduğu bu eylemler ağaç kesme nedeniyle başlasa da bugün farklı bir noktaya gelmiş bulunmaktadır. Borsayı dahi etkilemiş bu eylem Başbakan Vekilini özür dilemeye zorlamıştır. Ülkede-göreceli de olsa!-TSK vesayeti kısmen kırılmış olsa da her türlü vesayetin olmadığı demokratik bir düzen bugüne dek kurulamamıştır. Ordu hizaya gelmiş olabilir ama içinde yine de Çözüm Süreci’ni kırmak isteyen figürleri barındırmaktadır. Tam demokrasi inşa edilemediğinden askeri vesayet iktidar vasıtasıyla başka türlü bir sivil vesayet eliyle devam ettirilmek istenmiştir. Polis teşkilatı başka bir güç olarak kullanılmaktadır. Adalet sisteminin durumu ortadadır. Bugün itibari ile 12 Eylül Anayasası bazı düzenlemelerle yürürlüktedir. General Evren sözde yargılanmaktadır ama duruşma salonuna onu kimse getirememiştir. Onu kimse de hapishane koğuşuna koyamayacaktır. Bu o kadar da açıktır.
Ülkede işkence vardır. Cezaevlerinde işkence ve tecavüzlerden bahsedilmektedir. İşkenceden ve cinayetlerden sorumlu olan bir kısım memurlar terfi edilmiştir. Hrant Dink’in öldürüldüğü kentin valisi İçişleri Bakanı yapılmıştır. O kentin emniyet müdürü de valiliğe terfi edilmiştir. Bu konularda daha fazla örnek vermek istemiyorum.
Tüm bunlara karşın AKP iktidarı bugünkü haliyle mevcut parlamentodaki durum karşısında en iyi olanıdır. Tabii muhalefet partileriyle karşılaştırarak bu belirlemeyi yapıyoruz. CHP-MHP iktidarlarıyla karşılaştırıldığında AKP iktidarının daha iyi durduğunu söyleyebilirim. Tabii bu belirlemem mükemmel olduğu anlamına gelmemektedir. Bunlar olacağına bu olsun anlamındadır. AKP iktidarı insanların yaşam tarzına çok fazla karışmaya başlamıştır. Başbakan nerdeyse jinekolog görevini üstlenmiştir. Kürtaj, üç çocuk ve fazlası, sarhoş, dindar nesil gibi uygulamaların öyle görüldüğü gibi masumane değerlendirilmeyeceğini biliyoruz. Bu ülke her tipten insanın kendini özgür ve mutlu hissettiği bir yer olmalıdır. İnsan haklarından asla taviz verilmeyen bir demokratik düzenden bahsediyorum. Herkesin dinine, inancına, görüşüne göre yaşayabildiği bir ülkeden bahsediyorum. Dindar Müslüman ibadetini ve giyimini inandığı şekilde yerine getirmelidir. İnançsız biri de özgür ve eşit bir yurttaş olmalıdır. Bu topraklarda Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Alevi, Yezidi, Türk, Kürt, diğer inançlar ve ırklar eşit ve özgür yurttaş statüsünde mutlu yaşabilmelidirler. Biz öyle bir demokratik ülkeyi yani ortak vatanı hayal ediyoruz.
Gezi Eylemleri sadece ülke içinde bir kırılma yaratmadı, uluslararası bir değerlendirme de başlattı. ABD iki kez Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni uyardı. AB ve diğer ülkeler de bu konuda hassasiyet gösterdiler. Arap Baharı tipi bir hareketin Türkiye’de olamayacağını iddia etmek doğru değildir. Bakın günlerdir polis Taksim’e gidemedi. Tek tutuklama de yok. Resmi rakama göre üç ölü ve yüzlerce yaralı var. Altmış bin kişinin öldüğü Kürt hareketi savaşında bile polis ve adliye bu hale gelmedi. Hükümetin olanları ve davranışlarını dikkate alması gerekir. Hükümet hayat tarzlarına karışmaktan vazgeçmelidir. En kısa sürede Çözüm Süreci’ni sonuçlandırması ve Kürt sorununu çözmesi gerekmektedir. İnsan hakları, eşitlik, özgürlük, kardeşlik, adalet bu ülkenin bayrağı olmalıdır. Üç ölü bu ülkede sarsıntılar yaratabilmiştir. Ölümleri istemiyoruz. Irkçılığı ve faşizmi lanetliyoruz. Demokrasi maskeli otoriter, totaliter ve tek adamlığa dayalı bir sistem milyonlar tarafından kabul edilemez. Tam demokrasi ve kardeşlik sağlanmalıdır. Kısacası anayasal ve yasal düzenlemelerle insanca yaşamak istiyoruz.