OHAK-DER;Amed'te Gerçekleşen Menfur Olayı Kınadı

Hedbi yaptığı açıklamada şöyle devam etti;

“Son dönemlerde barış ile anılan bölgemiz yine ‘şaibeli’ meş’um ve menfur olaylarla anılmaya başlandı.

Huzurlu bir gelecek ve korkusuz bir yaşam için; Kürd toplumu gerek aşiretsel gerek siyasal küskünlük ve husumetlerine bir an önce son vermek zorundadır.

Herkesle ve her kesimle barışmayı başarabilen Kürdler maalesef bir tek birbirleriyle barışmayı başaramıyorlar. Kendi iç barışını sağlayamayanlar, daha geniş bir coğrafyaya barış getireceği iddiasıyla çelişeceği gibi inandırıcılığını da kaybedecektir.
Yeter artık(!) Birakujî kazanım değil kaybediştir.

Bu bağlamda: Halkımız, olayların taraftarlarının dışında; olaylara müdahil olabilecek samimiyet ve kabiliyete sahip “Üçüncü Şahıslara” ihtiyaç duymaktadır. Zira içinde "Üçüncü Şahıs" bulunmayan milletler herhangi bir kargaşada fevri davranıp bunu daha da büyük bir kargaşaya dönüştürebilirler.

Ataüllah İskenderi’nin de söylediği gibi: “Söylenen her söz üzerinde, içinden çıktığı kalbin kisvesi-elbisesi vardır.” Artık eylemlerimize yansıyan ve kalbimizdeki kin ve nefretin nişanesi olan söylemlerden vazgeçelim ve öncesinde de uyardığım gibi artık birbirimize hakaret etmeden eleştirebilmeyi öğrenelim. Bir insan öldükten sonra kimin haklı veya haksız olduğunu tartışmanın ne önemi var ki? Artık öncesinden birbirimizi dinlemeyi ve sorunlarımızı konuşarak çözebilme olgunluğunu düstur edinelim!

Sağa sola saldırarak sonradan pişmanlık duyulacak daha büyük acılara sebebiyet olunmamalıdır. Yangına körükle gitmenin kimseye bir faydası olmayacaktır. “Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. 49/6”

İlla bizim yüreğimizin yanması mı gerekiyor(!)

Tüm samimiyet ve içtenliğimle yaptığım bir ÇAĞRIDIR bu: Bari bundan sonra yeni ölümleri beraberinde getirecek eylem ve söylemlerden kaçınalım, oluşan kaos ve kargaşayı daha da büyütebilecek söz ve eylemlerden zinhar kaçınılmalıdır. Çatışmacı ve tahrik edici tavırlardan uzak durup uzlaşı kanaları geliştirilmelidir.

Ayrıca bölgede insan kaybına neden olan bu ve benzeri olaylara artık devletin de eğilerek bunun sebeplerini araştırabilecek ve çözüm yolları oluşturabilecek; akil insanlar gurubu gibi, bu konuda tecrübe sahibi insanlardan ve/veya kanaat önderlerinden oluşan yasal bir komisyon(lar) kurması gerektiği inancındayım. Ama bu girişimler bir an önce yeni insan kaybına mahal vermeyecek bir sürat ve ivedilikte yapılmalıdır.

Diyarbakır'da gerçekleşen bu menfur ve meş'um hadiseyi kınıyor, olayda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, aile ve sevenlerine sabrı cemil niyaz ediyorum.

“Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana Allah lanet etsin!” Artık YETER!”