İyi ki de gitmemişim zira hem aşırı kültür, hem şarap..
O havada çarpardı valla..
Üstelik bu bir bienal..
Usul-u erkanı ne ise bilecek ve yapacaksın..
Şarapsa şarap.. filmse film..
Usul-u erkan demişken…
Karanlık bir odanın deliğinden izlemeye çalıştığınız filmdeki genç adam, kolundan alınan kanı burnuna sokup kafasını kanatıyor ve uzun bir süre tepkisiz mi duruyor?
Sende öylece duracaksın, hiç çaktırmayacaksın
Hatta pipondan bir kere çekip eline alacak ve dirseğini hafifçe büktükten sonra:
“Harika be yaaa” diyeceksin ki sana cahil demesinler..
Bunu yapmasan, benden söylemesi..
AA…! belli ki bu da “bienal” diyemeyen “bineal” cı kafalıymış dedirtirsin kendine..
Denemesi bedava..
“Iyk” deyip yanından uzaklaşırlarsa, anlarsın ne dediğimi..
Bununla Kim “Happy” Olur ki?
Yanıbaşımdaki arkadaşımla sohbet ediyoruz..
Mardin’i düşüncenin merkezi yapacak bir çalışmadan bahsedilmiş..
Çıt yok….
Bölgede ilgiyle takip edilecek güzel bir Kasımiye buluşması düzenleyelim..
Destek yok..
Üstelik ön adında Uluslararası bile olacak ve olaylar, olgular sadece “ikinci bakışla” değil çoklu bakışla ele alınacak..
Nafile… hatta köstek bile olabilir….
Hem bunun adı “meeting veya bienal” değil “Buluşma”…
Düzenleyeni de Mr. Emit Ekkol olsa tamam...
Şöyle değişik bir unvan bulsa kendine “küratör” gibi felan..
Üstelik Resim, heykel, video, ve modadan eser bile yok azizim..
Bununla kim “happy” olur ki?
Bienal Sana Uymuyorsa Sen Bienal’e Uy.!
Efendim şu bienaller bize göre değilmiş..
Tam Bize göre Azizim..!
Aklınca bienal’i kendine uydurmaya çalışmaktasın..
Neymiş te açılış kokteylinde içecek olarak sadece şarap ikram edilmiş miş..
Katılımcıların meyve suyu ve su talepleri ise geri çevrilmiş miş.
Konumun gereği zorunlu olarak orda isen..
Hatta içine sinmeye sinmeye gitmiş olsan da,
Koca bienal… Sana uyacak değil ya..
Sen ona uyacaksın..
Bineal’i Trienallesekte Ertesi Seneye mi Saklasak?
Meraklılarına söyleyeyim:
Bienal: İki yıllık çağdaş sanat ürünlerini sergilemek amacıyla halkın arasına fazla karışmamış çağdaş sanatçıların sergileme fırsatı buldukları ve sanatın gelindiği son nokta şeklindeki tanımladıkları Conceptual Art denilen kavramsal sanatlarla iki yılda bir gerçekleştirilen etkinliklere deniyor.
Sözcüğün, yabancı kelime olması dışında, çokta büyüleyici bir numarası yok..
Fransızcada; Yılaşırı anlamında, İtalyancada birer yıl ara ile veya iki yılda bir olan demek…
Kazara iki yıl geçerde icra edilmez ve üçüncü yıla sarkarsa adı daha da gizemli bir hal alır ve buna Trienal denir.
Şahsen ben “Conceptual Art” sevdalısı doğsaydım ki (bu mümkün değil çünkü yapmacık sanat sevdalısı doğulmaz, maddi durumuna göre sonradan sanat sevdalısı olunur) Bienal’i sorun haline getiren sanat düşmanına karşı yapabileceğim en iyi hamle Trienal düzenlemek olurdu.
Tam da oh, iki sene oldu ama gelmediler diyecekken, 3. yıl yine damlardım..
Sağlıcakla Kalın