İnanmadı tabi!
Çünkü evde başka Arapça Mushaf olmadığını çok iyi biliyordu. İyi ki de, niye dua etmediği mi sormadı. Yoksa “Taş ve Toprağın putlaştırıldığı, insanların ona kurban edildiği ve silahların kutsandığı temevi dininde ki Kadir gecelerinde gökyüzünden üzerlerimize meleklerin değil, sabaha kadar uçaklardan bombaların indiğini/yağdığını” nasıl anlatacaktım ona, çünkü bunu bir çocuğa anlatabilmek o kadar da kolay olmasa gerek...
Bu yüzden o gece bombalar avuçlarıma inmesin diye ellerimi hiç yukarıya doğru açmadım. Açmadığım için de herkes dua da etmediğimi sandı. Ama içimden ne dualar ettim kimse bilemez. Kabul edilsin diye de, hep benden habersiz ve beklentisiz insanlara dua ettim ve birde kendime "kitabı ezberleyeyim" diye.
Bir daha bana döndü ve kitabı göstererek:
“Allah bu sureye niye “İnek” ismi vermiş?”
Ayda! Bu çocuğun aklına kim bu soruları sokuyor hani ramazanda şeytanlar bağlanıyordu. Tam cevap vereceğim anda da:
“Hem de en büyük suresine!” dedi.
Bir lahavle çektim. O ise:
“Bak bak! Baba görüyor musun? İnsan 76.sırada ama “İnek” 2.sırada, hemde surelerden de en büyüğünün adı!..”
Onu susturmak ve okuduklarını diğerleri gibi anlamasın diye, eline bir Arapça Mushaf tutuşturmak istiyorum. Bu yüzden kitaplığı karıştırıyorum. Belki bulurum diye yok yok Arapça Mushaf yok...
Nihayet imdadıma eve gitmek için ayağa kalkan, komşular yetişiyor. Hatimlerini bitirdikleri için gideceklermiş. Hanım gitmemeleri yönünde çok ısrar ediyor ancak onlar ise, gitmekte bir hayli kararlıdırlar. "Allah aşkına siz bir karar verin. Çay içmeden gitmek olur mu?" olmaz tabi ve söze karışıyorum.
Espirik olsun diye “Durun ya daha karpuz kesecektik” diyeceğime! “Durun ya daha İnek kesecektik!” söylememle beraber adeta herkes kopuyor.
Sonra sevapları uçmuş olabileceği endişesiyle hepsi birden somurtkan kesiliyorlar. Ama benim “İnek kesme” ısrarım da onları gitmekten alıkoyamıyor, durduramıyoruz. Eve gidiyorlar...
Yine cin gibi çocuk (Ahmet Ferhat)'la baş başa kalıyorum. Gözlerime bakıyor ve sorusunu yine patlatıyor. “Baba bu inek çok mu önemli?” cevap vermemek için namaza duruyorum. Uzattıkça uzatıyorum, sorunun cevabını bulmaya çalışıyorum. Hangi vaktin namazını kıldığımı bende bilmiyorum. Ama çocuk uyuklamaya başlayınca selam yerine adeta derin bir oh çekiyorum.
Ama bu inek meselesi bana bir virüs gibi bulaştı ve kafama yerleşti. İnek Süresini ışık hızıyla göz gezdirerek okuyorum. Aslında isim olabilecek ne kadar çok önemli konulara temas ettiğini böylelikle de ilk kez fark etmiş oluyorum.
18.Ayete göre surenin ismi “üç maymun” olabilirdi. 30.ayetle başlayan Âdem’in yaratılışı konusu sebebiyle ismi “ilk insan” ya da “yaratılış” suresi de olabilirdi. 61.Ayette geçen hazır kumanyayı soğanla değiştirmek isteyenleri dikkate alarak “kumanya” suresi de olabilirdi. Ya da hemen devamında ki 62 ve 112.ayetlerde kimlerin cennete gireceğinin şartları sıralandığı için adı “Cennetin anahtarı” da olabilirdi. Ya da 149.Ayetle Müslümanların ikinci kıblesi ilan edilen “Mescid-i Harâm” sureside olabilirdi. Kısas, oruç, hac, cihad ve hata kitabın son ayetleri içerdiği içinde ismi “final” sureside olabilirdi.
Ama rabbimiz “BAKARA” yani “İNEK” dışında hiçbirisini uygun görmemiştir. Belki bizlere özellikle Müslüman Kürtlere İNEK olmayın ya da İNEK yerine koyulmayın mesajı da vermek istemiş olabilir. Doğrusunu Allah bilir...
Ne zaman ki Gazeteci Sevgili Murat Çuhadar’ın 31 Ağustos’ta Midyat ilçesinde start alacağı Barış Sofra projesiyle ilgili yaptığı basın toplantısını dinledim. İşte o zaman bu İnek meselesi de cuk diye kafamda ki yerine oturdu. Aman Tanrım! Bu sorunun tek çözümü kitapta ki İNEK meselesinde saklıydı..
Şimdi Midyat’a Kürtler kuracakları Barış sofrasında sistemin taptığı ineği sisteme kestirebilecekler mi? Yoksa sistem Kürtleri yine inek yerine mi koyacak? Ya da koymaya çalışacak. Hep beraber göreceğiz.
Ama artık inek yerine konulacak Kürt kalmadığını da kendilerine peşinen buradan haber vereyim.
Selametle
31 AĞUSTOS 2012
KIZILTEPE
Not: Yazımın kalan kısmını proje bitiminden sonra yayınlamak için bekletiyorum en azından “destek olmadınız bari köstek olmasaydınız” eleştirilerine maruz kalmamak için, bu kısmını bekletmem gerektiğine inanıyorum. Ve demlensin diye bekletiyorum.