2019-2020 eğitim ve öğretim dönemi umutların, hayallerin gerçekleşmesi beklentisiyle resmen başladı. Özverinin, çabanın timsali öğretmenlerimiz toplu sözleşmede, hükümetin ve hakem kurulunun hayal kırıklıklarına rağmen seminer çalışmalarına başladı. Yoğun geçecek olan bir dönemin ön hazırlıkları olan çalışmalar yapılıyor.
Okula yeni başlayan 1, 5 ve 9. Sınıf öğrencileri 5-6 Eylül tarihlerine okullarında uyum eğitimine başlayacaklar. 9 Eylül’de ise ilk ders zili ile ilimizde 230 bine yakın öğrenci okullarına kavuşacak.
Bu yıl eğitim sistemimizde bazı değişik uygulamalar olacak. İkisi yeni olmak üzere üç ara tatil olacak. Eğitim öğretim sezonun sonundan itibaren 13 haftalık yaz tatili süresi 11 haftaya düşecek.
Tüm çabalar daha iyi bir eğitim daha mutlu öğrenciler içindir. Her sistemin artıları olduğu gibi eksik yönleri de olabilmektedir. Bu durum doğal olanıdır. Aksayan yönleri görüldüğünde de bunun konuşulması, tartışılması ve aksayan yönlerinin ivedilikle düzeltilmesi gerekmektedir.
Toplumları şekillendiren ve tarihe yön veren yegane unsur eğitimli insan gücüdür. Toplumların gelişim düzeyleri, eğitim seviyeleriyle ölçülmektedir. Toplumlar, eğitime ve eğitimciye verdikleri değerle gelişim seviyelerini belirlerler.
Özellikle 5. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Kamu İşveren Tarafı’nın ve anlaşmazlık sonucunda gidilen Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun anlamsız tavırları ve çalışanların yaşam standartlarını düşüren kararları hepimizi olumsuz etkilemiştir. Hakem Kurulunda çıkan kararlar kamu çalışanlarının ve eğitimcilerin morallerini bozmuştur. Kamu çalışanları bu durumu hak etmemiştir.
Tüm zorluklara rağmen, öğrencilerine bir harf daha nasıl öğretebilirim, istendik davranışlar nasıl katabilirim, okulunun fiziki yapısını öğrencilerimin ve öğretmenlerim için nasıl düzenleyebilirim, çabalarıyla tüm hayallerini bu mihenkte kuran eğitim neferleri görev başındadır.
Kıymeti sadece 24 Kasım törenlerinde ifade edilen öğretmen, köydeki öğrencisine ulaşmak için, sabahın ilk saatine yola revan olmak durumda. Tabi servis bulabilirlerse. Sınıfta farklı aile yapısında yetişmiş 30-40 sayısını bulan öğrencilere aynı anda herkesin kavrama kapasitene uygun bir metod bulup eğitmek durumunda.
Yaşanan bu genel sorunla birlikte Mardin’de de eğitim camiasının sorunları var. Bunlardan en önemlisi idareci kadrosundaki eğitimcilerin bir kısmının atama takviminde yaşanan sorunlardan dolayı atamalarının hala yapılmamış olmasıdır. Bu durum okullardaki koordineyi de güçleştirmektedir.
Bir diğer durum ise güvenlik soruşturmalarının uzaması nedeniyle göreve başlatılmayan öğretmenler. Bunların daha hızlı bir şekilde neticelendirilmesi ve öğretmenlerin görevlerine başlatılmaları gerekmektedir.
Öğretmenlerin göreve geç başlatılmaları, İlimiz eğitimine olumsuz yansımaları olmaktadır. Özellikle doğu illerinde öğretmen açığı kapanmamakla beraber ücretli öğretmen sistemi öğrencilerin sürekli öğretmen değiştirmesine ve eğitim hayatlarında olumsuzluklara sebep olmaktadır.
Bir dönem getirilen ve sendikalarımızın çabalarıyla kaldırılan sözleşmeli öğretmenliğin tekrar eğitim sistemine sokulması akıl almaz bir durumdur. Öğretmenleri sözleşmeli, kadrolu ve ücretli diye sınıflandıran bu sistem kabul edilemez. Özellikle sözleşmeli öğretmenlerin ailelerinden, eşlerinden ayrı yaşamaları toplumun temel yapısı olan ailelerini ve ailelerinden, eşlerinden ayrı bırakılan öğretmenleri mağdur etmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı velilerden herhangi bir bağış alınmamasına yönelik tavrını doğru bulmakla birlikte, okul idaresine acil ihtiyaçlarıyla ilgili bir çözüm sunamaması yöneticilerimizi sıkıntıya sokmaktadır.
Okulların daha yaşanır bir ortam haline getirmek isteyen yöneticilerimizin velilere veya diğer tüzel kişilere ihtiyaç duymayacakları bir şekilde okullarda mevcut öğrenci sayılarına göre her ay düzenli bir şekilde Bakanlık'tan bir bütçe tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu olmadığı müddetçe veli ve okul idaresi sürekli karşı karşıya getirilmektedir.
Tüm Yurtta olduğu gibi ilimizde de meslek liselerinde durumlar vahim durumdadır. Bir dönem memleket meselesi denilerek öğrencilerin teşvik edildiği meslek liseleri uygulanan yanlış politikalar nedeniyle adeta atıl kurumlara dönüştürüldü.
Yeni okul yapımlarının bitmeyişi nedeniyle eğitimde aksamalar yaşanmaktadır. Bu durumların yaşanmaması için çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir.
Yaşanan sorunlar elbette bu kadarla sınırlı değil. Ancak bütün bu sorunlara rağmen, eğitim aşkı tüm sorunları çözen en büyük ilaçtır.
Bu kapsamda bir kez daha geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız ve onları bize aydınlık nesiller kılmak için büyük özveri ile çalışan başta öğretmenlerimiz olmak üzere, idarecilerimiz, eğitim ve öğretim için emek sarf eden Yardımcı Hizmetler ve eğitim camiasının diğer mensupları ile öğrencilerimiz için bu dönemin hayırlı olmasını diliyoruz.