Son dönemlerde yapılan aşı çalışmalarını, sonuçlarını ve ülkemize gelecek olan Çin aşısını yakinen takip etmeye çalıştım. Türkiye, kendisine iki aşamada teslim edilmek üzere toplam 50 milyon doz Çin aşısını sipariş ettiğini biliyoruz. Uluslararası alanda bakıldığında Çin aşısının güvenirliği ve başarı oranı oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Başarı oranı % 90’nın üzerinde. Hatta Endonezya’da açıklanan son verilere göre başarı oranı % 97 olarak duyuruldu. Bu ne demek oluyor? Önce bunu açıklayayım. Aşı olan her 100 kişiden 97’sinin virüse karşı bağışıklık kazandığı anlamına geliyor.
Aşılar İnaktif ve MRNA olmak üzere iki şekilde üretilmektedir. İnaktif aşılar ile ölü veya zayıflatılmış virüsün aşı yolu ile vücuda verilerek bağışıklık kazanılması hedefleniyor. MRNA aşılarda ise kısaca anlatacak olursak virüse karşı savaşacak vücutta oluşturulan proteinlerdir. İkisi birbirinden farklı yöntemlerdir.
Şuana kadar piyasaya birden fazla aşı çıkmasına rağmen Türkiye gündeminde olan daha çok iki aşı yer almaktadır. Birincisi Almanya’da yaşayan Türk bilim insanları olan Uğur Şahin ve Özlem Türeci tarafından geliştirilen ve Alman Biontech-Pfizer şirketleri tarafından üretilecek olan MRNA aşısıdır. İkincisi de Çin tarafından geliştirilen ve Çin Sinovac şirketi tarafından üretilecek olan İnaktif aşıdır.
Kamuoyu yoklamasına bakıldığında ortada uzun vadede kesinleşen veriler olmamasına rağmen genellikle Alman aşısına olan güvenin daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durumun birden fazla sebebi olduğunu düşünüyorum. Ama en önemli iki sebep var. Birincisi Alman aşısının Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci tarafından geliştirmesi ve daha uzun vadede koruyuculuğu olduğu düşünülmesidir. İkincisi ise Çin’e karşı güvenin azalması; hem son dönemlerde özellikle Covid-19 ile ilgili bilgi ve verilerin Dünya’ya yanlış verilmesi ve bunun sonucu olarak Dünya’nın Çin’e karşı güveninin azalması hem de Çin tarafından ihraç edilen ürünlerin genellikle ürün kalitesinin piyasa ortalamanın altında kalmasıdır. Bu iki sebep toplumun Çin'e karşı bir ön yargısının oluşmasına neden olmaktadır.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca aşının yöntemi ve menşeisine bakılmaması gerektiğini aşının güvenirliği ve koruyuculuğuna bakılması gerektiğini söyledi.
Bizim tarafımızdan olması ve yapılması gereken budur zaten.
Peki, neden Çin aşısı sipariş edildi?
Medyadan takip ettiğim ve anladığım kadarıyla aşıyı üreten şirketler talep önceliğine göre ilgili ülkelere talep edilen aşı miktarlarını teslim etmektedir. Bu durumda Alman şirket Biontech-Pfizer şirketinin ürettiği aşının daha çok öncellikle ABD ve Avrupa ülkelerine verileceğini ve anlaşmaların bu yönde yapıldığını biliyoruz. Bu nedenle Türkiye ekonomik, sağlık ve eğitim alanlarında diğer ülkelerden geri kalmamak ve diğer ülkelerle eş zamanlı olarak aşılamayı başlatmak için Çin Sinovac şirketi tarafından geliştirilen aşıya yönelmiştir.
Peki, Çin aşısı yaptırılmalı mı?
Bu soru, muhtemelen herkesin kafasını kurcalayan ve temkinli yaklaştığı bir soru olduğunu düşünüyorum. Aslında Çin aşısından ziyade, "Aşı yaptırılmalı mı?".
Bu soruyu şöyle açıklamaya çalışayım. Öncelikle hatırlanacağı üzere Covid-19 un ilk dünyaya ve ülkemize girişinden sonra tüm gözler aşı çalışmalarına yönelmişti. Bu konuda gündeme birden fazla spekülasyon gelmesine rağmen otoriteler tarafından ortaya konulan sonuç üretilecek aşı etkinliğinin % 50 - % 60 bandında olması bile çok iyi sonuç olacağı açıklanmıştı. Ayrıca aşının sadece bir ülke tarafından bulunacağı düşünülmekteydi. Şu anda bakıldığında Dünya’da birden fazla ülkede ve her ülkede birden fazla bilim insanları tarafından aşı çalışması gerçekleştirildi. Ve aşı etkinliği oranları beklenenin aksine % 90’lara varan seviyede olduğu görüldü. Bu sonuçlar hem ülkemiz adına hem de dünya sağlığı adına oldukça sevindirici bir durum.
Şimdi sorumuzun cevabına gelelim. Çin aşısı yaptırılmalı mı? Yukarıda açıkladığım nedenler olan; Çin aşısının Endonezya’da % 97 başarılı olduğunun açıklanması, inaktif bir aşının olması yani kısa ve uzun vadede ciddi bir yan etkisinin olmayacak olması, ülkenin ekonomik, sağlık, eğitim ve sosyal durumu göz önüne alınması, aşı etkinliğinin % 50- % 60 bandında bekleniyor iken aksine % 90’ın üstünde çıkması gibi nedenler dolayı ve en önemlisi bir insanın ölümüne sebebiyet vermemek adına aşının yapılması gerektiğini düşünüyorum.