banner113

12 EYLÜL DARBESİ...

 Türkiye'de gelişen toplumsal muhalefeti bastirmak için karanlık  eller  sağ sol çatışmaları başlattı her gün sokak anarşisinde onlarca insan katledilyordu biri sağdan biri soldan kahvehaneler taranıyordu alevi suni kavgasını çıkardılar profesörler öğretim üyeleri siyasetçiler sendikacılar öldürüldü fabrikalarda grevler üniversite işgalleri Maraş ve malatya da Alevi suni kavgaları yüzlerce insanlar öldürüldü darrbeye zemin hazırlama oldu.
 38 yıl önce 11 eylülü 12 eylüle bağlayan gece saat 03 te Türkiyenin kaderini değıştiren ve türkiyeyi 50 yıl geri götüren devlet ve halkın arasına mesafe ile nifak koyan yeni bir askeri idare geldi.
O gece 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen o günler halen unutulmadı.
O dönemin mağdurlar hâlâ yaşadıklarını unutmuş değil. Dönemin mağdurları, yaşadıkları acımasız süreci, çektikleri işkence ve zulümleri hafızalarında beleklerinde kayıt edilmiş bir kere unutulmasıda mümkün değil

12 Eylül 1980 tarihi, üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen müesses nizam"ın alnında kara bir leke olarak duruyor.
 Bir milyon 600 bin kişinin fişlendiği, 230 bin kişinin yargılandığı 150.000 kişinin yurt dışına kaçıp siyasi iltica da bulunduğu  ve 517 kişiye idam cezasının verildiği o dönemde en çok halk mağdur oldu.
 mağdurlar, yaşadıklarını unutmuş değil.
 38 yıl önce 12 Eylül 1980'de Türkiye Genelkurmayı askeri darbeyi gerçekleştirdi, parlamentoyu kapattı, demokrasiyi askıya aldı. Ülkenin her yerinde sıkıyönetim ilan edildi. Önüne gelen her insanı potansiyel suçlu görerek tutuklamaya, sorgulamaya, işkenceye hatta idamlara kadar götürdü. Toplumu sindirmek için tüyü bitmemiş 14-15 yaşındaki Mustafa Pehlivan ve Erdal Eren adlı çocuğu idam ettirdiler. Biri sağdan, biri soldan sağdakiler de bu mağduriyeti yaşadı. Sorguya alınan herkes eşit bir şekilde, sağ sol farkı gözetmeden, sağdan da soldan da idam edilenler oldu. Kürtlerden idam olanlar olmadı. Kürtleri cezaevlerinde kalaslarla, işkencelerle katlettiler, öldürdüler. 
O zaman ben de Erdal Eren gibi 14-15 yaşlarındaydım. Ben de gözaltına alındım. Sorguya alındım, iki sorgu geçirdim. Biri Mardin Tugayı'nda, biri Şanlıurfa Tugayı'nda. Sonra Seyrantepe'deki (Diyarbakır) Kurtoğlu Kışlası'nda işkencelere maruz tutuldum. İşkencenin her türlüsünü bize tattırdılar. Falakadan tutun elin ve ayağın başparmaklarına elektrik vererek, Filistin askısı, ayakları bağlayarak baştan aşağı asma, kaba dayak, makata jop, bu işkencelerin hepsi başımdan geçti." 
28 Şubat mağduru Müslümanlar cezaevlerinde çürüyor
Cezaevinden çıktıktan sonra da fişlendiklerini fişlendikten sonra bütün kapıların kendilerine kapandığını.
Akrabalarım ve mahalleli beni hor gördü. 3-4 defa resmi işe girdim, fişlemeden dolayı işten atıldım. Ben gördüğüm o mağduriyetleri hayatım boyunca unutmam, hafızam da hala taze, ne de affederim. 38 yıldır geçmişten ders alınmıyor. 12 Eylül'den sonra 28 Şubat süreci yaşandı, 90'lı yıllar süreci yaşandı, 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandı. 90'lı yıllar sürecinde İslami kimlikli şahsiyetler cezaevinde ve hâlâ dosyaları sonuçlanmadı. Bu dosyaların tekrar raftan indirilip sonuçlanmalarını bekliyoruz. 
YORUM EKLE